"Bir zamanlar olduğun kişiyi unutman daha iyi, güven bana, o hayat artık bitti."
Eva öfkeyle dökülen gözyaşını silerken, yerlere kapanmış o çaresiz bedenleri düşünüyordu. "Hayır," dedi kendi kendine. "Asıl böyle düşünmeyi göze alamayız: Sanki hiç umut kalmamış gibi... Çünkü işte o zaman, gerçekten kazanırlar."
Merhabalar ^^
İlle Kitap bloğunun sahibesi İnci ablayla birlikte kitap okumayı çok seviyorum. Sevdiğimiz türler, düşünce tarzlarımız benzer olunca çok keyifli oluyor. :)
Arkadya Yayınları'nın Kara Düşen Ay Işığı kitabının ikimizde de olduğunu görünce birlikte okumayı teklif ettim ve beni kırmadı. ♥
Onun yorumunu da buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. :)
~~~~
Kitabımız Nazilerin Auschwitz toplama kampında yaşanan gerçek hayatlardan uyarlanmış bir hikaye.
Eva ile kemancı eşi Michal'in aşk hikayesi masalsı bir şekilde başlar fakat 1942 yılında Prag'ın Naziler tarafından işgal edilmesiyle binlerce insan gibi onların hayatı da kabusa döner. Michal, Auschwitz'e götürülünce Eva bu duruma dayanamaz ve onun peşinden gönüllü olarak toplama kampına gider. Burada kocasını bulabilmek için her şeyi denemeye hazırdır fakat işler umduğu kadar kolay olmayacaktır.
Bu hikayenin yanı sıra Eva'nın kampta tanıştığı Sofie'nin de hikayesini okuyoruz. Auschwitz'e gönderilmeden önce oğlu elinden alınan kadın onu bulabilmek umuduyla buraya gelmiştir. Bu iki kadının adeta cehennemi andıran bu ortamda birbirlerine destek olarak umutla hayallerine tutunurlar.
Bu iki savaşçı kadın hayallerine kavuşabildi mi derseniz yanıtı kitapta...
~~~~
"Prag'da kalamazdım."
Eva genç adama öylece bakakalmış, onu burada, yanında gördüğü için afallamıştı.
"Nedenmiş?"
Michal onu öpmek için uzandı.
"Çünkü sen orada değildin."
~~~~
Geçen ay izlediğim Schindler'in Listesi filminden sonra bu kitap elime geçince gecikmeden okumak istedim ve iyi ki öyle yapmışım. Öyle etkileyici bir hikayeydi ki...
İnsanların cehennem gibi yerde yaşamak için verdikleri savaş, umut dolu oluşları kalbime dokundu. Eva ve Sophie'nin güçlü duruşları ve aralarındaki dostluk ilişkisi, zor şartlara rağmen birbirlerine ve çevresindeki insanlara destek oluşları bana hayata dair farklı bir bakış açısı kazandırdı.
Kampta olanların çalıştırılma şekilleri, yemek diye verilen o şeyler, hava şartları... Her bir detayı okumak ve bunların gerçekten yaşandığını bilmek kan dondurucuydu.
Eva ve Sophie'nin geçmişine dair olan bölümler bu durumu bir nebzede olsa yumuşatsa da gerçeği değiştirmiyor ne yazık ki.
Dile getirmek istediğim birkaç detay var ama ipuçları vererek okuma zevkinizi kaçırmamak adına değinmeyeceğim. Son kısımlarda yaşanmasını beklemediğim şeyler olunca çok hüzünlendim, üstüne yazarın kitabını gerçek hayat hikayelerinden uyarladığına dair notunu okuyunca gözyaşlarıma hakim olamadım.Epeydir beni bu kadar sarsan bir kitap okumamıştım sanırım, bu yorumu hazırlarken bile boğazım düğüm düğüm...
Bana Auschwitz'de yaşananları daha fazla okuyup izleme isteği veren bu kitabı sizlerin de okumasını çok isterim. ♥
~~~~
"Nadêje," dedi Eva. "Tıpkı bu soğuk kış gecesinde kara düşen ay ışığı kadar parlak bir umut... Sen benim umudumsun bebeğim ve yaşayacaksın, yaşamanı sağlayacağım."
~~~~
Arkadya Yayınları'nın Kara Düşen Ay Işığı kitabının ikimizde de olduğunu görünce birlikte okumayı teklif ettim ve beni kırmadı. ♥
Onun yorumunu da buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. :)
~~~~
Kitabımız Nazilerin Auschwitz toplama kampında yaşanan gerçek hayatlardan uyarlanmış bir hikaye.
Eva ile kemancı eşi Michal'in aşk hikayesi masalsı bir şekilde başlar fakat 1942 yılında Prag'ın Naziler tarafından işgal edilmesiyle binlerce insan gibi onların hayatı da kabusa döner. Michal, Auschwitz'e götürülünce Eva bu duruma dayanamaz ve onun peşinden gönüllü olarak toplama kampına gider. Burada kocasını bulabilmek için her şeyi denemeye hazırdır fakat işler umduğu kadar kolay olmayacaktır.
Bu hikayenin yanı sıra Eva'nın kampta tanıştığı Sofie'nin de hikayesini okuyoruz. Auschwitz'e gönderilmeden önce oğlu elinden alınan kadın onu bulabilmek umuduyla buraya gelmiştir. Bu iki kadının adeta cehennemi andıran bu ortamda birbirlerine destek olarak umutla hayallerine tutunurlar.
Bu iki savaşçı kadın hayallerine kavuşabildi mi derseniz yanıtı kitapta...
~~~~
"Prag'da kalamazdım."
Eva genç adama öylece bakakalmış, onu burada, yanında gördüğü için afallamıştı.
"Nedenmiş?"
Michal onu öpmek için uzandı.
"Çünkü sen orada değildin."
~~~~
Geçen ay izlediğim Schindler'in Listesi filminden sonra bu kitap elime geçince gecikmeden okumak istedim ve iyi ki öyle yapmışım. Öyle etkileyici bir hikayeydi ki...
İnsanların cehennem gibi yerde yaşamak için verdikleri savaş, umut dolu oluşları kalbime dokundu. Eva ve Sophie'nin güçlü duruşları ve aralarındaki dostluk ilişkisi, zor şartlara rağmen birbirlerine ve çevresindeki insanlara destek oluşları bana hayata dair farklı bir bakış açısı kazandırdı.
Kampta olanların çalıştırılma şekilleri, yemek diye verilen o şeyler, hava şartları... Her bir detayı okumak ve bunların gerçekten yaşandığını bilmek kan dondurucuydu.
Eva ve Sophie'nin geçmişine dair olan bölümler bu durumu bir nebzede olsa yumuşatsa da gerçeği değiştirmiyor ne yazık ki.
Dile getirmek istediğim birkaç detay var ama ipuçları vererek okuma zevkinizi kaçırmamak adına değinmeyeceğim. Son kısımlarda yaşanmasını beklemediğim şeyler olunca çok hüzünlendim, üstüne yazarın kitabını gerçek hayat hikayelerinden uyarladığına dair notunu okuyunca gözyaşlarıma hakim olamadım.Epeydir beni bu kadar sarsan bir kitap okumamıştım sanırım, bu yorumu hazırlarken bile boğazım düğüm düğüm...
Bana Auschwitz'de yaşananları daha fazla okuyup izleme isteği veren bu kitabı sizlerin de okumasını çok isterim. ♥
~~~~
"Nadêje," dedi Eva. "Tıpkı bu soğuk kış gecesinde kara düşen ay ışığı kadar parlak bir umut... Sen benim umudumsun bebeğim ve yaşayacaksın, yaşamanı sağlayacağım."
~~~~
KİTABIN KÜNYESİ
Adı: Kara Düşen Ay Işığı
Özgün Adı: The Child of Auschwitz
Yazarı: Lily Graham
Çevirmeni: Filiz Çakır
Yayınevi: Arkadya
Sayfa Sayısı: 328
Baskı Tarihi: Haziran 2020
Goodreads Puanı: 4,42 / 5
Çok etkileyici olduğunu anlayabiliyorum yazdıklarından. Okumak isterim. Çok teşekkürler :))
ReplyDeleteÖyleydi gerçekten, umarım okursunuz :)
DeleteYine harika bir kitap incelemesi olmuş 😊 kalemine sağlık canım 😊
ReplyDeleteteşekkür ederim abla :)
DeleteGüzel bir kitap incelemesi olmuş, tarihi vurguları olan kitaplar hep daha fazla ilgi çekiyor... ya geçmişe karşı özlem ya da merak ama seviliyorlar işte...
ReplyDeleteİkisi birden bence. Teşekkür ederim.
Deleteokumayı istediğim bir kitap
ReplyDeleteumarım okursunuz :)
Deletekitabın ismi bile yeter yaaa :)
ReplyDeleteevet :)
DeleteÇok etkileyici bir kitap mış gerçekten hiç denk gelmemiştim sanırım alacaklar listesine yazacağım.
ReplyDeleteYeni çıktı ondandır canım, şimdiden keyifli okumalar o halde :)
DeleteGüzel bir hikayeymiş merak ettim kitabı😍
ReplyDeleteokursun umarım :)
DeleteBu kitabı baya merak ediyorum :)
ReplyDeleteokursun umarım :)
DeleteBen de ilk kapağına vurulmuştum, bahsetmeyi unutmuşum :))
ReplyDeleteAynen öyle, umarım sen de okursun.
Looks so amazing!
ReplyDeleteXoxo.
Cores do Vício
Thanks Pathy!
DeleteHiç duymamıştım ama teşekkürler! :)
ReplyDeleteRica ederim :)
DeleteThanks for sharing!
ReplyDeletehttps://innakeils.blogspot.com/
Thanks your visiting :)
DeleteKapak tasarımı ve ismi dikkatimi çeken ilk şeyler oldu, çok iyi seçimler yapmışlar. Kitabı ilk defa duyuyorum ama yazdıklarından ne kadar etkileyici olduğunu anlamak mümkün, okumayı düşünüyorum. Bilgilendirme için teşekkürler ^^
ReplyDeleteBen de kapağı ve ismine vuruldum ilk olarak, içeriği de en az kapağı kadar güzel olunca iyi ki okudum dedim. :)
DeleteRica ederim, umarım sen de severek okursun :)
Bu kitabı birkaç paylaşımda görmüştüm fakat bu kadar güzel bir kitap olacağını hiç tahmin etmemiştim, çok meraklandım şimdi...
ReplyDeleteBu tür kitapları okumayı seviyorsan kesinlikle şans vermelisin :)
DeleteKitabın ismi çok güzel, konu zaten insanı çarpacak cinsten, edinebilirsem okuyacağım eserlerden :)
ReplyDeleteUmarım en kısa sürede edinip okuyabilirsin :)
Delete