David Foenkinos - Güzelliğe Doğru Kitap Yorumu

, , 13 comments

 


Herkes kendince teselliye giden yolunu bulmaya çalışıyordu. İnsan bir tablo ile konuşarak kendini tedavi edebilir miydi? İnsanın rahatsızlığını dile getirmesi, ilhamın verdiği sezgiler aracılığıyla kendini anlaması için sanatsal yaratımdan, sanat yoluyla terapiden pekala bahsediliyordu. Ancak bu farklıydı.Antoine için güzelliği seyretmek çirkinliğin üzerine konan bir pansumandı. Bu daima böyle olmuştu. Kendini kötü hissettiğinde müzeye gidiyordu. Güzellik, kırılganlığa karşı daima en iyi silahtı.
~~~~  
"Hayatta yapmamız gereken tek şey, sevmektir; gerisi hep meşguliyetten ibaret."
~~~~

Güzelliğe Doğru Konusu
Antoine Duris, Lyon'da bir üniversitede öğrencileri ve meslektaşları tarafından sevilen, başarılı bir sanat tarihi profesörüdür. Ani bir karar ile istifa eder ve Musee d'Orsay'de tabloların sergilendiği salonlarda bekçi olmak için Paris'e taşınır. Yaşadığı duygusal savaşları yenebilmek için tek çaresi vardır; Güzelliğe yönelmek.
Antoine'nin çok sevdiği mesleğini ve öğrencilerini geride bırakmasına ve salon bekçisi olmaya karar vermesine neden olan olayları öğrendiğimiz etkileyici ve farkındalık yaratan bir eser.

~~~~
Merhabalar,
Bazı yazarlar için ne yazsa okuruz deriz ya Yan Pasaj Yayınevi benim için bu sözün yayınevi versiyonu diyebilirim. Öyle güzel kitaplar çıkarıyorlar ki okuduğum kitaplarının neredeyse hepsini tavsiye etmişimdir. David Foenkinos benim için yeni bir yazar fakat Yan Pasaj Yayınevi'nden olduğu için Güzelliğe Doğru kitabını seveceğimi daha okumadan biliyordum fakat bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim.
Güzelliğe Doğru, sanatın insanların hayatındaki etkilerini ve iyileştirici gücünü göstermek için yazıldığını her sayfada hissettiren, güzellik kavramı ve insanın iç dünyasında yaşadıklarını da ele alan bir kitap.
İlk olarak Antoine Duris ile tanışıyoruz. Sanat tarihi profesörü olan bu adam işinden istifa ederek müzede bekçilik yapmak için başvuru yapması, insan kaynakları yöneticisi kadar okuru da şaşırtıyor. Bir profesör neden böyle bir karar verdi acaba merakıyla sayfaları çevirmeye başlıyorsunuz. Böylece geçmişte yaşananlara dair yolculuğumuz başlıyor. Antoine'nin duygusal ilişkisindeki değişikliklerden dolayı böyle bir karar verdiğini düşünmeye başlamışken, başarılı öğrencilerinden Camille hakkındaki bölümü okumaya başlayınca asıl olaylarla yüz yüze geliyoruz.
Genç kadının yaşadığı sarsıcı olayı okumak beni çok etkiledi. Bir yandan kitabı bitirmek isterken bir yandan da bu olaya dair daha fazla şey okumak istemediğim için arada kaldığım anlar yaşadım. Yazarın ülkemizde ve dünyada kadınların yaşadığı/yaşamak zorunda bırakıldığı sarsıcı olayı ele alması kitabın en etkileyici yanıydı elbette. Buna ek olarak sanatın iyileştirici yanını ve hayatlarımıza kattığı güzellikleri yansıtan detaylarda hoştu. Ressamlara ve resimlerine ilişkin bilgilerin geçtiği kısımları okurken bir yandan araştırmalar yaptım. Bahsi geçen müzelere gidip o eserleri bizzat görmeyi de isterdim. Hayatın gerçek yönünün sanatın hayalperest yönüyle harmanlandığı bu eseri okumanızı isterim fakat Camille'in yaşadıklarını okumak ağır gelebileceği için psikolojik olarak bunu göz önünde bulundurmanızı da hatırlatmak isterim. 
David Foenkinos, müzik ve edebiyat alanında eğitim alan bir yazar. Eserlerinin 40 dan fazla dile çevrilmesi, Güzelliğe Doğru kitabını okumadan önce iddialı gelmişti fakat okuduktan sonra gerçek bir başarı olduğunu anladım. Ben kalemiyle Güzelliğe Doğru ile tanıştım fakat Aşkın Renkleri, Ahmaklığın Devrik Hali, Charlotte ve Lennon kitapları yıllar önce dilimize çevrilmiş. Aşkın Renkleri hem ismiyle hem de filminin çekilmesi detayıyla diğerlerinden daha çok dikkatimi çekti. Okunmak üzere listeme ekledim, umarım baskısını bulabilirim. Ya da Yan Pasaj Yayınevi sürpriz yaparak bizlerle yeniden buluşturur. :)



KİTABIN KÜNYESİ
Özgün Adı: Vers La Beaute
Yazar: David Foenkinos
Çevirmen: Gülşah Ercenk
Yayınevi: Yan Pasaj
Sayfa Sayısı: 205
Baskı tarihi: Temmuz 2024

13 comments:

  1. Gracias por la reseña. Te mando un beso.

    ReplyDelete
  2. Sin duda una buena recomendación y una impactante trama por lo que cometas. ¡Feliz septiembre!
    Abrazos desde España!

    ReplyDelete
  3. Kitap ilgi çekiciymiş ama tanıtımı okumadan önce kişisel gelişim kitabı sandım. İsim ve kapak daha farklı olabilirmiş. :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kapak içeriğe uyumlu bence. İsmi de orijinalinden çeviri olduğundan değişiklik yapmamışlar sanırım. :)

      Delete
  4. Daha evvel bu yayınevinden bir kitap okumadım ama şimdi söylediklerinden sonra ilgimi çekti. Kitap da ilgi çekici görünüyor. Önerin için teşekkür ederim. :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Rica ederim İlkay, umarım okuma fırsatın olur. Sevdiğim bir yayınevi :)

      Delete



  5. Merhaba,
    Bu yazı yorum değildir.
    Beyinlerin kasıtlı olarak kısırlaştırılması operasyonlarına karşı olarak, blogcuların nasıl tedbir alabilecekleri konusunda görüşleri tespit etmek için bu çalışmayı yapıyoruz. Düşüncelerinizi OKU blogunun ilgili sayfasındaki yorumlara yazarsanız memnun oluruz.
    https://sabahatti.blogspot.com/2024/09/blog-okuyucularn-cogaltmak.html
    Blog Okuyucularının Sayılarını Nasıl Artırabiliriz?
    Türkiye Cumhuriyetinde, Oktay Akbal’ın dediği gibi önce ekmekler bozuldu. Zaman içinde genetiği değiştirilmiş gıda maddeleri çoğaldı. Paketlenmiş gıdalara katkı maddeleri kondu. Bu operasyonlar sonuçlarını medyadan takip ediyoruz: Başta kanser olmak üzere hastalıklar arttı. Daha vahimi cinsiyet konusunda oldu. Kısırlaşmalar görüldü. Ne yazık ki bütün bunları her şey olup bittikten sonra görebiliyoruz ancak.
    Ekmeklerden sonra okuma düzeni bozuldu. Kitap, dergi ve gazete okunma sayıları gittikçe düştü. Tabii blog okumaları da. Birçok sosyal medyada yazma sınırı getirildi. 200 karaktere kadar inen sınırlamalar var...
    Bazılar diyor ki (Çok kişinin kanaati aynı olduğu için isim vermeyi gereksiz görüyoruz.) 10 seneye varmaz kitap mitap kalmaz.
    Bu ne demek? Beynin kısırlaşması demek. Biz zaten düşünmenin ne olduğunu bile bilmeyen bir toplumuz, bir de bu bakımdan kısırlaşırsak vay halimize.
    Kısaca bir okuma yazma seferberliği açmak gerek. Videolar elbette ki güzel. Sosyal medyada binlerce kişiye mesaj atmak da güzel. Ama bir yandan da bilgilerimizi paylaşma görevimiz olduğunu unutmamak gerekir. İşte mesele bu...
    Bloglarda okuyucu sayılarını artırmak için sizce ne yapmalı? Cevaplarımızı OKU blogunun ilgili sayfasına yazarsanız memnun oluruz. Hem tüm cevaplar bir arada değerlendirilebilir, hem de birbirimizi daha iyi anlar, daha iyi tanımış oluruz.
    İyi günler dileğiyle saygılar ve sevgiler...
    Sabahattin Gencal, Emekli Öğretmen,
    Çekmeköy-İstanbul, 13. 09. 2024.



    ReplyDelete
  6. Thank you for the review of another interesting book. I did not have the time to read lately so I was happy to find your article - it is as if I had read myself :)
    Hugs!!

    ReplyDelete