"Her ışığın altında birileri nefes alıyor." dedi. "Kimi mutlu kimi mutsuz."

 Yaman önce yüzünü buruşturdu. Hemen ardından kollarını göğsünde kavuşturdu. "O küçücük parıltılar dahi uzaktan kendini belli edebiliyorsa senin göz alıcı ışığını nasıl saklayacağım?" 

Saklaya-cağım. Geleceği dair plan. Duru yeryüzündeki en samimi kahverengi gözlere umutsuzca baktı. "Işığı, büyüleyici kılan karanlıktır."

~~~~

Yaman, sık sık ziyaret ettiği kütüphanede karşılaştığı ateş kırmızısı saçları ve büyüleyici güzelliğiyle onu etkisi altına alan kadına olan hislerini açıklayabilmek için eline geçen tüm imkanları değerlendirmeye çalışır. 

Kırmızı saçlı güzel kızımız Duru ise, dışarıdan normal bir hayat sürüyor gibi görünse de katı kurallarla, çıkmazlarla ve zorluklarla dolu bir yaşam sürmektedir. Kendisinden etkilenen bu adamı esrarengiz hayatından uzak tutmaya çalışsa da aşka karşı gelmek o kadar kolay değildir. 

Ailesinden ona miras kalan Şifacılık görevi ve aşkı arasında sıkışıp kalan genç kadının yaşadıklarını okuduğumuz bir kitap Şifacı.

~~~~

Hiçbir acı ebedi değildir. Her derdin yanında filizlenen şifası da vardır... 

Duru, içimizde herhangi biri gibi dolaşırken değdiği her tene nefes aldırıyor, virgülden sonra cümlenin nasıl sonuçlanacağına dair ikinci bir şans veriyordu...

~~~~

Şifacı, Hanife Hekim'in kaleminden okuduğum ikinci kitap. Kırmızı ve Siyah kitabını severek okuyunca Şifacı'yı da kısa bir süre içinde okumaya karar vermiştim ve yorumuyla geldim. :)

Şifacı, yazarımızın yayınlanan ilk kitabı ve ülkemizde pek yaygın olmayan fantastik türde. Şaman bir aileden gelen Duru'nun Şifacılık görevini üstlenmesi, bu görevin katı kuralları, ona yüklenen büyük sorumluklar ile hayatını devam ettirmeye çalışmasını ve tam bir düzen kurmuşken Yaman'ın onun hayatına dahil oluşundan sonra yaşadıklarını okuyoruz.

Duru'yla tanışınca tuhaf bir karakter olduğunu düşündüm fakat iyice tanımaya başladığımda neden böyle olduğunu, davranışlarının ardında yatan asıl sebepleri bir bir görüyoruz. Ona yüklenen bu zor görevi tek başına başarması gerekiyor ve Duru kendini çok yalnız hissediyor. Bunların farkına vardığımda ve Duru'nun yaptıklarını görünce favori karakterlerimden birisi oldu.

Yaman'ın Duru'yla ilgili öğrendiklerine verdiği tepkiler ise normaldi bence. Sonuçta hangimiz günlük hayatında bir şifacıya aşık olmuş ki? :))

Fantastik kitapları okumayı severim ama Şifacıyı bu kadar seveceğimi düşünmemiştim açıkçası. Ben de Yaman gibi Duru'nun büyüsüne kapıldım sanırım. ^^
Şamanlığa dair olan kısımlar az olsa da beni heyecanlandırdı ve biraz daha detay okusaydık keşke dedirtti. Çok detay verip kitabın büyüsünü bozmak istemiyorum fakat insanların doğaya verdiği zararların bahsedildiği kısımlarda beni çok etkiledi. 
Duru'nun kuzeni Dolunay kitaba dahil olunca olaylar iyice heyecanlı ve merak uyandırıcı bir hal alıyor, onu da söylemeden edemeyeceğim. Yazarımızın anlatım tarzını diğer kitabında da sevmiştim, bu kitabıyla pekiştirmiş olduk. Fantastik türde kurgu yeteneğini de başarılı bir şekilde ortaya koymuştu bence. Umarım bu türde yazmaya devam eder. Fantastik türde kitap okumaya yeni başlayan ve bu türü severek okuyanlara Şifacı kitabını tavsiye ederim. ❤️

 


Tür: Romantik-Komedi
Bölüm Sayısı: 28
Bölüm Süresi: 45 dakika
Dili - Ülkesi: Çin - Çince
Oyuncular: Xing Fei, Xiaotian Tang, Chuan Li, Yilin Huang, Weilun Fu, Chang Liu

KONUSU
Cong Rong, küçüklüğünden beri avukat olma hayali kursa da annesinin zorlamaları ile yurtdışında ekonomi eğitimi alır. Yurtdışına yerleşip ekonomi üzerine çalışması annesinin son şartıdır fakat Cong Rong gizlice Çin'e geri döner. Avukatlık sertifikasını almak için hastanede stajını başarıyla tamamlaması gerekmektedir. Cong Rong'un stajdaki ilk zorluğu Dr. Wen Shaoqing'dir. Stajını sorunsuz bir şekilde geçirmek isteyen genç kız, doktor ile savaşa girer ve olaylarımız başlar. ^^


OYUNCULAR / KARAKTERLER

Xing Fei, Cong Rong karakterini canlandırmakta.
Babasının izinden gidip avukat olmak isteyen fakat annesinin ona karşı koruyucu tavrından dolayı hayalini gizlice gerçekleştirmeye çalışan, narin biri gibi görünse de olaylar karşısında güçlü ve kararlı bir şekilde durabilen kadın karakter. 

Tang Xiaotian, Dr. Wen Shaoqing karakterini canlandırmakta.
Genç yaşına rağmen oldukça başarılı bir beyin cerrahı olan Wen Shaoqing, yakışıklılığı ile tüm hastanenin dilinde hatta kalbinde olan bir adam. :))
Kadınların ilgisine karşı her zaman mesafeli duran ve işini layıkıyla yapmaya odaklanan bir karakter.

Li Chuan, Wen Rang karakterini canlandırmakta.
Wen Shaoqing'in amcası olan Wen Rang, tam anlamıyla Tsundere bir karakter yani başlangıçta soğuk görünüp tanıdıkça yumuşacık bir kalbe sahip olduğunun farkına vardığımız bir adam.

Huang Yilin- Zhou Chengcheng karakterini canlandırmakta.
Chengcheng, Cong Rong'un yakın arkadaşı. Çoğu diziden aşina olduğumuz zengin ve şımarık bir karakter. Belirli bir yaşa kadar ailesinin gölgesinde geldiği için kendini kanıtlamak isteyen ve denemeler yapsa da saflığı sebebiyle zorluklar yaşayan -bence- sempatik bir genç kız. 


My Little Happiness, dizi ve filmlere vakit ayıramadığım bir dönemde beni eğlendirebilecek, günlük yoğunluğumu unutturup kafa dağıtabilecek bir şeyler izlemek istediğimde kardeşimin önerisiyle başladığım bir diziydi. 
Tamda aradığım gibi romantik komedi tarzında, gereksiz entrikalar olmadan, dram yönünde ağırlaşmayan tatlı bir havada gitti. Kurgusal yönden beklentisiz başladığım için eğlenerek izledim fakat 2021 yapımı bir dizi olduğunu göz önüne alarak ve bu türden diğer dizilerle kıyaslama yaparsak birçok eksiği bulunan bir yapım olduğunu da açıkça söyleyebilirim. Oyunculuk bakımından, çekim teknikleri ve sahne geçişleri açısından da acemiye kaçan yerler var ki pek göz ardı edilecek türden değillerdi ne yazık ki.  :)
Başrol çiftin olaysız bir şekilde bir araya gelmesi ve aralarındaki ilişkinin romantikliği tam hayal ettiğimiz türden kurgulanmış fakat bana biraz yapmacık hissettirdiği için ikinci çifti daha çok sevdim ve onları daha fazla izlemeyi isterdim. ^^
Benim gibi hiçbir beklentiniz olmadan tamamen kafa dağıtmak için izlemek isterseniz şans verilebilir.





 


"Bence bir şeyler öğrenebileceğin kitaplar yargısı tamamen saçmalık. Bir hikâyenin size bir şey öğretmesi için gereken tek şey, kendinizi o hikâyenin içinde hissedebilmek. İyi bir kitap size bunu verir."

~~~~

Sevgili Limon Çiçeği, iki zıt düşünceli insanın karşı karşıya gelmesiyle oluşan olayları anlatıyor desem kısaca özetlemiş olurum aslında. :)
Bir tarafta Limon Sahaf'ın sahibi Meriç, diğer tarafta popüler kültür olarak nitelendirdiğimiz kitap satış mağazasında çalışan üniversite öğrencisi Ecrin.
Bir olay sonucu Meriç, Ecrin'e kaba davranıp onu dinlemeden çekip gidince kızımız sinirini atmak için muhatabına mektup yazmaya karar verir. Çünkü kaba ve büyüklenmeyi seven bu adama haddini bildirmesi gerekmektedir. İkilinin kendi fikirlerini savunan mektupları gittikçe hararetli bir hal alırken, aralarında oluşan bu mektup arkadaşlığı sonucunda fikirleri ve hisleri değişecek mi dersiniz?
~~~~
Bazılarının, insanları etkilemek için numaralara ihtiyacı olmaz. Bazıları sadece kendisi olur ve karşısındaki çoktan büyülenmiştir bile.
~~~~
Sevgili Limon Çiçeği, kitap okumakta zorlandığım bir dönemde bu durumu aşmamı sağlayacağını düşünerek okumaya karar verdiğim bir kitap oldu. Okurken ve bitirince çok doğru bir tercih olduğunu anladım. :)
Karakterlerden biraz bahsedecek olursam;
Ecrin, edebiyat bölümü öğrencisi. Her türden kitabı ayırt etmeden okuyan ve seven bir okur. 
Cemil Meriç, kitaplar konusunda keskin çizgileri olan bir okur. İkilimizin çatışmasının sebebi de tam olarak bu nokta zaten. Kitabın başında Ecrin gibi ben de Cemil Meriç'i kaba ve soğuk biri olarak gördüysem de tanıdıkça çok etkilendim. (Aksi mümkün mü acaba? :) )
~~~~
"Sizi seviyorum. Kalbimdeki onlarca kırıkla beraber. Kalbimde açan yüzlerce umutla beraber. Bana dair ne varsa hepsini size verecek, değerli olan her şeyimi sizinle yaşamak isteyecek kadar seviyorum. Sizi yeryüzündeki en güzel çiçeklerin, gökteki binlerce kuşun hatırına seviyorum. Sizi karanlık gecelerimdeki en parlak yıldız olduğunuz için. Beni hiç incitmeyeceğinizi bildiğim için seviyorum."
~~~~
Karakterlerin edebiyat konusunda fikirlerini tartışması, kitaplardan bahsedilmesi ve mektuplaşma detayı çok hoştu bence. Günümüzde mektuplaşmaya çağdışı bakılsa da ben küçüklüğümden beri oldukça ilgi duyuyorum, bu sebeple karakterlerin mektuplaşmasını çok sevdim ve okurken keşke benimde karşıma böyle biri çıksa diye düşündüğümde oldu. :)
Kitaba ve karakterlere genel bir bakış attığımızda Gurur ve Önyargı'nın modernize edilmiş şekli gibi olduğunu fark etmek pek de zor olmaz. Zaten yazarımızda kitabın birkaç yerinde Gurur ve Önyargı'ya atıfta bulunmuştu. :)
Betül Güçlü'nün akıcı ve kendine bağlayan tatlı bir anlatımı var. Birçok kitabı yayımlandı ama ben şuana kadar Süper Dadı ve Sevgili Limon Çiçeği kitaplarını okuma fırsatı buldum. Diğer kitapları da listemde. Beni yormayacak, tatlı hikayeler okumak istediğimde aralarından birini seçeceğim gibi görünüyor. :)
Sizlerde benim gibi zaman zaman bu tarz kitaplar okuma ihtiyacı duyuyorsanız şans verebilirsiniz. ♥

 


"Kalbimizi birbirine emanet etmek zorunda kalacağımız bir an gelse, saniye düşünmeden çıkarır avuçlarına bırakırım. "

~~~~

Reyhan ve Ali Eren'in Aşk Benim Hamurumda Var ile başlayan hikayesi Menümüzde Aşk Var ile devam ediyor.

İlk kitabı okuyanların hatırlayacağı üzere Reyhan kızımız hayallerine kavuşmak için gittiği İstanbul'da hayatının aşkını da bulmuştu. Hikayesinin ikinci perdesinde hem kızımızın aşçı olma hayallerine hem de hayatının aşkı Eren Ali ile yuvalarını kurup mutlu sonlarına ulaşabilmek için verdikleri mücadeleleri okuyoruz. :)

--

İlk kitabın yorumu sizlerle paylaşma fırsatım olmamıştı ama bayağı eğlenerek okumuş ve karakterleri aşırı sevmiştim. Menümüzde Aşk Var'ı da merakla bekledim ve okuyunca da hemen geldim. Hem ilk kitabı okumayanlar için hem de kitabın yorumunun sayfamda bulunmasını istediğimden kısaca Aşk Benim Hamurumda Var'dan da bahsedeceğim. :)

Buradan sonrası SPOİLER içerebilir!

Reyhan Göbekli, ESS (Erhan, Serhan ve Seyhan) olarak nitelendirdiği 3 ağabeyinin baskıları ve tabii ki sevgileriyle büyümüş, ailesinin göz bebeği. Mimarlık bölümünü okuyup bitirmiş olsa da ailesinden gizlediği aşçı olma hayallerini gerçekleştirmek için ünlü bir mimarlık şirketinden gelen iş teklifini kabul ederek İstanbul'a gitmişti. Hayallerinin ilk aşamasını tamamlayan kızımız için sırada aşçı olmak var. Bir yandan mimarlık konusunda yeteneklerini konuşturup herkesi kendine hayran bırakırken diğer yandan aşçılığa giden yolda hedefe kitlenmiş durumdadır. Tabii birde bu yolculukta karşılaştığı ve hiç hesapta olmayan bir şekilde hayatına dahil olup aşkı ona tattıran Ali Eren var. 

Devamında olanlar ise Menümüzde Aşk Var kitabında;

Reyhan, hayatının aşkına kavuşunca hikayelerini mutlulukla taçlandırmak gerek elbette. Kız istemeler, nişanlar düğünler derken tam Reyhan'a yakışır bol olaylı bir kitap bizlerle.^^

Reyhan, çok başarılı ve çokta temiz kalpli bir karakter. Kusur olarak sayabileceğim tek şey konuşma yeteneği. Böyle bir konuşma ile hayatımda karşılaşmadım desem abartmış olmam. :D

Kitaptan okumama rağmen, bazı anlarda kanlı canlı karşımdaymış gibi hissettiğim oldu, o derece diyeyim. 

Ali Eren, Reyhan'ın çalışmaya başladığı şirketin varislerinden, (Reyhan'ın tabiri ile) küçük patron. :)

Ve adının hakkının verircesine sabırlı ve bi o kadar da tatlı bir adam.

Diğer karakterlerimiz ise evlere şenlik. Reyhan'ın ailesi Antep'in havalarından, Ali Eren'in ailesi ile Ege havalarından olunca ortaya çıkan manzarayı siz düşünün. :))

Reyhan'ın hem kendi ailesi hem de müstakbel eşinin ailesi ile olan diyalogları ise kahkaha garantili. Özellikle kayınvalidesi ile olan kısımlarda çok eğlendim. 

Evlilik aşamaları dışında Reyhan'ın aşçılık kursunda yaşadığı olayları da eş zamanlı olarak okuyoruz. İlk kitapta şirket içinde yaşanan rekabetçi ortamın biraz değişik versiyonunu kursta yaşıyoruz kızımız. Devamında neler olduğunu anlatıp kitabın havasını bozmayayım. :)

~~~

"Seni onlardan çalmıyorum. Baban beni seçme şansını sana sunduğunda , bunu sana güvendiği için yaptı ve sen de beni seçtin. Seni seviyorum. Sana verdikleri sevgiyi ve yaydığın bu ışığı, seni ömrüm oldukça severek katlayacağıma da yemin ederim. Sakın ağlama ve beni seçtiğin için pişman olma. Aşk senin hamurunda var, unuttun mu? "

~~~

Yazarımızın anlatımı iki kitapta da çok eğlenceli ve oldukça akıcı. Reyhan gibi bir karakter varken bu durum kaçınılmaz gerçi. :)

İki ailenin üyeleri de oldukça cana yakın ve sempatik hissettirdi. Sanki kendi aileme dair bir şeyler okumuşum hissiyatı verdi. Entrikanın dozunu kaçırmadan, kalbi temiz insanların hayatlarının da ne kadar yolunda gideceğini kanıtlayan tatlı iki kitap okudum. Reyhan ve Ali Eren'i yüzümde tebessüm ile hatırlamaya devam edeceğim. Siz de benim gibi böyle hikayeleri okumayı seviyorsanız bu iki kitaba şans vermenizi isterim. :)




 


Balıkçı ve Oğlu, Zülfü Livaneli'nin birkaç yıllık aradan sonra yazdığı yeni romanı. Diğer kitaplarında olduğu gibi Balıkçı ve Oğlu kitabında da hayatın içerisinden, ülkemizin hatta dünyanın dramlarından biri olan göçmenliği ele almış.

İlk olarak Ege'de bir sahil kasabasında yaşayan balıkçı Mustafa ile tanışıyoruz. Yazarımız balıkçıların denizde yaşadıklarını, ailelerini, hayatlarını nasıl devam ettirdikleri gibi birçok detayı bizlere aktarıyor. Kitaba adını veren kısım ise Mustafa ve Mesude'nin oğullarını kaybettikten yaşadıkları zorlu süreç ve Mustafa'nın teknesiyle açıldığı bir gün denizde yunus tarafından ona getirilen bebeği kaybettikleri oğulları yerine koyarak kimselere söylemeden büyütüp hayatlarına devam etmek ile polise teslim etmek arasında gidip geldikleri o süreci okuyoruz.

~~~~

O koca deniz kimi zaman öfkelenir, kudurur, üç çatallı zıpkınıyla, önüne geçilmez bir güçle saldırır; kimi zamansa uysal bir sevgili olur, insanın yüzünü okşayan hafif tatlı meltemlerle, intikam dolu günlerini hafifletir, adeta özür diler..."

~~~~

Zülfü Livaneli, severek okuduğum yazarlardan biridir. Birçok eserini gerçek manada etkilenerek okuduğumdan yeni kitabı Balıkçı ve Oğlu için epey heyecanlıydım. 

Kitabın başlangıcında Ege kasabasını o kadar güzel tasvir ediyor ki adeta o kasabaya gidip balıkçılar ile teknelerine atlayıp gezintiye çıkmış, geri döndüklerinde kurdukları sofralarda sohbetlerine eşlik edip denizin o güzel kokusunu içime çekiyormuş gibi hissettim. Fakat sonrası hayatın gerçekleri ile yüzleşmek zamanı. Yukarıda da belirttiğim gibi kitap evsiz, yurtsuz kalan bu insanlara yardım edebilmeyi dilediğimiz ve kimi zaman hayatlarını kurtarmak için verdikleri mücadeleyi kaybettiklerini, denizlerde hayata veda etmiş bedenlerinin bulunduğu haberlerini yüreğimiz dağlanarak takip ettiğimiz göçmen sorununu ele alıyor. Bunları bir de kitapta okuyunca yüreğim iyice dağlandı. Yitip giden canların gerçekten var olduğunu bilerek okuyunca gözyaşlarımı tutamadım..

Kitabın sayfa sayısı da az olunca kısa bir sürede okuyup bitirdim. Livaneli'nin anlatımı her zaman olduğu gibi akıcı ve etkileyiciydi ama bu kitapta bir şeyler eksikmiş gibi hissettim. Serenad, Huzursuzluk veya Kardeşimin Hikayesi kitaplarında hissettiğim o yoğunluğu tam anlamıyla alamadım. Bu sebeple favorilerim arasına girdi diyemem ama böyle derin bir konuda farkındalık oluşturabileceği için şans verebilirsiniz diye düşünüyorum.

~~~~

İnsanlığın her anlamda can çekiştiği bir noktadayız.

~~~~

OKUDUĞUM DİĞER ZÜLFÜ LİVANELİ KİTAPLARI

Arkadaşıma Veda

Son Ada

Huzursuzluk

Kardeşimin Hikayesi

 


Bir telefon şakası insanın hayatını ne kadar etkileyebilir?

Çoğumuz altı üstü bir telefon şakası, ne olabilir ki yani deriz ama Serce Sevinç'in hayatında büyük sorunlara neden olur. Çünkü Serce, bir internet sitesinin müşteri hizmetleri bölümünde operatör olarak çalışmaktadır. İş arkadaşlarının rekabatçi davranışları nedeniyle oldukça bunalmışken, bir gün  bir telefon şakasının hedefi oluverir. Bu durum sıkıntılarına tuz biber olurken, Serce'nin sessiz sakin kalacağını asla düşünmeyin. Çünkü asıl olaylar şimdi başlıyor! 

~~~

 "İsmim Serce. Size nasıl yardımcı olabilirim?"
Karşıdan muzip bir ses duyuldu.
"İsmim Ceyhun. Size nasıl yürüyebilirim?"
Dudaklarımdakı sahte tebessüm yavaş yavaş gerçeğe evrildi. Az sonra ağzım yırtılırcasına sırıtıyordum. "Hı?"
"Günüm diyorum... Sesini duyunca aydı."

~~~

Serce Sevinç, iki kedisi ve bağımlısı olduğu dizileriyle işi arasında rutin bir hayat sürmektedir. Yaşamı sakin olsa da kendisi hiç öyle bir insan değildir. :) Oldukça rekabetçi, inatçı ve sivri dilli bir karaktere sahiptir. Kendisine yönelik yapılan bir şeye (şaka dahi olsa) asla boyun eğmez ve intikamını alır! Ceyhun, Serce'ye şaka yaparak hayatının hatasını yaptığını böylece fark edecek...

Ceyhun Çapkın ve arkadaşları, hayatlarındaki çoğu şeyi alaya almayı huy edinmiş, sinir bozucu karakterler desem yalan olmaz. Ama bu sefer sert kayaya çarptıklarının farkında değiller tabii. :D

Operatöre Bağlanıyorsunuz kitabı, K. Kübra Berk'in kaleminden okuduğum ilk kitap oldu. Öncelikle kapak ve mizanpaj tasarımının çok hoş ve içerikle uyumlu olduğunu söylemek istiyorum. Kapak tasarımındaki ve kitabın içerisinden çıkan küçük kartın üzerindeki detaylar tam anlamıyla Serce karakterini yansıtmış. 

Kurgusal olarak tahmin edilebilir bir ilerleyişi olsa da diyaloglar ve karakterler eğlenceli olduğundan keyifli ve hızlı bir okuma oldu benim için. Yazarımızın günlük hayatta karşılaşabileceğimiz diyalogları keyifli bir üslupla aktarması anlatımın akıcılığını desteklemişti.

Serce, lafını esirgemeyen ve hakkını sonuna kadar savunan hallerini çok sevdim. Ceyhun ve arkadaşlarının yaptığı tatsız şakanın, işini ne kadar olumsuz etkilediğini öyle bir anlatıyor ki Ceyhun vicdan azabından telafi etmek için kırk takla atıyor desem abartmış olmam. 

Ceyhun'a başta çok sinir oldum ama sonra hatasını telafi etmek için yaptıklarıyla iyi bir karakter tarafına geçiş yapabildi. Neler yaptığını söyleyip spoi vermiyim ama o hallerini okumak çok hoşuma gitti.🤭

Kitabın sonunda yaşanacakları az çok tahmin etsem de son kısımlarını bayağı bir heyecanla okudum. Neler olacak, karışan bazı durumlar çözüme ulaşabilecek mi vs diye beklerken kitap bitiverdi. Devam kitabı olduğundan bazı sorular ve olaylar çözüme kavuşmadı ama neyse ki ikinci kitap çıktı bile. En kısa zamanda okuyup çözüme kavuşturmak gerek tabii. :)

Kitap okuma zorluğu çektiğiniz bir dönemdeyseniz, eğlenceli bir şeyler okuyayım kendime geleyim diye düşünüyorsanız Operatöre Bağlanıyorsunuz 1 kitabına şans verebilirsiniz. Ben ikinci kitabını da okuyup bitirince onun yorumunda yeniden görüşürüz. 🤭♥️



 


 Odadan çıkarken can havliyle sırtına ince bir hırka geçirmişti. Başını gök kubbeye doğru kaldırıp dua edecekken yıldız kaydığını gördü. Garip bir korku, aynı zamanda garip bir heyecan hissetti kalbinde. Gözlerini sımsıkı yumup ellerini birbirine kenetledi. "Aşkı diliyorum," dedi "ölene dek bitmeyecek kudretli bir aşk diliyorum." Ardından gözlerini açtı. Cümlesine eklemeyi unuttuğu tek şey, kudretli bir aşkın gereği olarak vazgeçmeyi de bilmesi gerektiğiydi. 
 🖤❤️🖤❤️ 
 Tarih tekerrür ediyor deriz ya peki ya aşk tekerrür eder mi? Aynı isimleri paylaşan iki çift arasında aynı olaylar yaşanabilir mi?
Yazarımız sanki bu sorunun cevabını vermek için Kırmızı ve Siyah kitabını yazmış. 🤭 
Okumayı en çok sevdiğim tarzlardan biri, geçmiş ve günümüz şeklinde ilerliyor kitabımız. 
 1968 yılında arkadaş ortamında tanışan Ayla ve Kemal. Ayla'nın büyülü havasına kapılan Kemal, nişanlısını unutup genç kadın ile dolu dizgin bir aşk yaşamak ister. Ayla için ise Kemal'in aşk dolu hallerinden kaçabilmek imkansıza yakın bir şey. Ve kaçamaz da. Aralarındaki bu imkansız ama tutkulu aşk onları nerelere sürükleyip, neler yaşatacak dersiniz? 
 2020 yılına geldiğimizde yine aynı isimleri paylaşan çiftimiz Ayla ve Kemal. Benzer şekilde tanışma faslından sonra aynı ödev için bir araya gelmeleri, ortaya çıkan mektuplar ve mektupların ortaya döktüğü sırlar... 
 ~~~~ 
 Mustafa kitapların insana en yakın yoldaş olduğunu kalbi ilk kez kırıldığında anlamıştı. Sonra ilk başarısızlığında, ilk düşüşün de, içini sarmaya başlayan ilk umutsuzlukta. Teselliyi de yeniden ayağa kalkma gücünü de kitaplarda bulmuştu. Kızının, aynı inançla satırlara sarılması için çocukluğundan beri Ayla'ya hediye olarak kitap alıyordu. Bu durum biraz da geleneğe dönüşmüştü. Babasından ona, ondan kızına.
 ~~~~ 
 Kırmızı ve Siyah kitabını arkadaşlarım ile birlikte okuduk. Hanife Hekim kaleminden okuduğumuz ilk kitap ama son olmayacak o kesin.🤭
Aynı zamanda blogger arkadaşlarım ile düzenlediğimiz BCP etkinliğinin Nisan ayı teması olan 1900'lerde geçen eserler, nostalji ya da siyah-beyaz teması için seçtiğim kitap. Bu etkinlik nasıl bir şey diye merak edenler buraya tık tık. :) 
 Yukarıda da belirttiğim gibi geçmiş ve günümüz şeklinde ilerleyişe sahip kitapları okumayı çok seviyorum. Daha gizemli ve heyecanlı geliyor. Üzerine bir de mektuplar eklenince benim için tadından yenmez hale geldi. 🤭 Ayla ve Kemal çiftlerinin hikayelerini okumakta oldukça heyecan vericiydi. Çünkü yazarımız alışmış olduğumuz "aşk her şeyin üstesinden gelir, her şeyi düzeltir" tarzında bir kurgu değil de daha gerçekçi, hayatta karşımıza çıkabilecek türden bir hatta iki hikayeyi bizlerle buluşturmuş. Hepimiz deyip genelleme yapmayacağım ama çoğumuz Kemal gibi adamlara çekilip mutlu olmayı hayal ederken aşkın acı veren yüzüyle tanışıyoruz. Ayla'nın( ya da Ayla'ların) büyüsüne kapılıp aşkın peşinden koşarken ardında kalan ama aynı zamanda vazgeçemediği bir Berna olduğu gerçeği ile yüzleşiyoruz. Bu durumun sadece o kişiler arasında kalmayıp çocuklarını ve hatta torunlarını bile etkilediği gerçeği de var. Okurken iki Kemal'e de çok kızdım aslında ama günümüzdeki Kemal çok daha fazla sinirlendirdi. Spoiler vermek istemiyorum ama yaptıkları hiçbir şekilde kabullenecek şeyler değildi. Yazarımızın anlatımından bahsedecek olursam, Kırmızı ve Siyah tanışma kitabım fakat daha ilk sayfalardan tanışıklık hissi veren kendine bağlayan bir kalemi var Hanife Hekim'in. Anlatım tarzı oldukça akıcı, olayların kurgulanması ise hem heyecan verici hem de merak uyandırıcı olunca çok kısa bir sürede okuyup bitirdiğim bir kitap oldu. Etkisi ise hala devam ediyor. Hayatın içerisinden olaylar barındırması dışında kendimden bir şeyler bulmak ve farklı bakış açıları kazanmamı sağlaması bu durumu sağladı diye düşünüyorum. :) Kitap bittikten sonra yazarım ile duygularımı paylaşmanın dışında, ara sıra mesajlaşırken bile kitap hakkında değerlendirmeler yapmaya devam ediyoruz. Favorilerim listesine yeni bir kitap eklemişken, sohbet edebileceğim tatlı bir yazar da tanımış oldum. ❤️ 
 Esra ve Ebrar ile Hanife Hekim'in Şifacı kitabını da çok yakında okuyacağız. Onun içinde oldukça heyecanlıyım. Veda etmeden önce Kırmızı ve Siyah kitabına şans vermenizi canı gönülden istediğimi söylemek isterim. Benim gibi bu tarz kitapları okumayı seviyorsanız pişman olmayacağınızı düşünüyorum. 😇