"İnsan kabullenemediği her şeyin kölesi oluyormuş. Üstünlük kurma savaşında her defasında yenilmesine rağmen verdiği mücadelenin kölesi..."

Kardan Adamın Külleri Konusu
Kardan Adamın Külleri, gerilim ve gizemin iç içe geçtiği sürükleyici bir hikaye. Romamızın başkahramanı Devin, hırslı ve başarılı bir komiser. Ancak yürüttüğü bir cinayet soruşturmasında, sanığın arkasında güçlü isimlerin olduğunu fark eder. Davanın üzeri örtülünce Devin, olayın peşini bırakmaz ve bu yüzden çocuk şubeye sürgün edilir. Yeni biriminde göreve başlar başlamaz, kaçırılan çocuklarla ilgili bir davaya dahil olur. Devin ve ekibi, kayıp çocukları bulabilmek için gece gündüz çalışırken, beklenmedik bir haberle sarsılır: Oğlu Asrın da okul çıkışında motosikletli biri tarafından kaçırılmıştır. Şimdi Devin'in önünde çözmesi gereken kritik sorular vardır: 
 -Kaçırılan çocukların birbirleriyle bağlantısı nedir? 
-Devin'in bu olaylarla nasıl bir ilgisi olabilir? 
-En önemlisi, çocukları sağ salim kurtarabilecekler mi? 
 Bu soruların yanıtlarını ararken, sayfalar boyunca soluksuz bırakacak bir gerilim atmosferi hissettiriyor.
~~~~
"Öyle mi İnci Hanım?" diye tısladı.
"İnci değil, Devin..." dedim gülümseyerek, "daha önce de söylediğim gibi. Herkes bana öyle seslenir. Devin!"
Ellerini yeniden vücudumda gezdirmeye başlamıştı bile. Ardından iki eliyle yüzümü tutup fısıldadı, "Sen herkesin Devin'isin ama sadece benim İnci'msin."
~~~~~
Mutlu akşamlar blog arkadaşlarım <3
Herkese hayırlı ramazanlar dilerim. Tüm ibadetlerimizin kabul olduğu, ülkemiz ve dünya için güzelliklerle dolu bir Ramazan geçiririz inşallah :)
Gelelim Kardan Adamın Külleri kitabına♥
Işıl Işık'ın Ona Kadar Say kitabını hayranlıkla okumuştum. Polisiye-gerilim türünde başarılı yerli yazarlarımızdan biri olduğunu düşünüyorum. Hal böyle olunca yeni kitabı Kardan Adamın Külleri'ni de hemen okuyup bitirdim. :)
Öncelikle karakterlerden konuşalım. ^^
Devin, sadece mesleki bir mücadele vermekle kalmayan, aynı zamanda kişisel bir trajediyle yüzleşmek zorunda kalan bir komiser. Onun olayları çözme kararlılığı, adalet arayışı ve annelik içgüdüsü, okurken yoğun bir duygusal bağ kurma fırsatı sağlıyor. Başına gelenlere rağmen güçlü duruşunu koruması ve mesleğine olan bağlılığı, onu etkileyici bir karakter haline getiriyor. Güçlü kadın karakterleri okumayı her zaman sevmişimdir ve Devin de kesinlikle güçlü bir kadın. ♥
 Esmer Başkomiser ise başta sert ve gizemli havasıyla dikkat çekiyor. Okudukça ve onu tanıdıkça, sert duruşunun arkasında gizlediği gerçek karakterini görüyoruz. Çocukların davasında yaptığı hamleler ve olayın çözümü için verdiği çaba da oldukça etkileyici. Onun karakter gelişimi, hikayeye ayrı bir boyut kazandırıyor.
Devin ve Esmer arasında filizlenen duygusal ilişkiyi azıcık da olsa okumak da romantik sever yanımı tebessüm ettirdi. Olaylar arasında biraz yüzeysel kaldığını düşünsem de devam kitabında daha fazlası gelecek gibi hissediyorum. :)



 Yan karakterler de hikayeye derinlik kazandırıyor. Devin’in ekibindeki polisler, ona destek olan ya da köstek olan diğer karakterler, olayların arkasındaki gizemli kişiler… Her biri, gerilim dozunu artırarak romana katkı sağlıyor.
Kardan Adamın Külleri'ni okurken kendimi sürekli olayların içinde gibi hissettim. Devin’in çaresizliği, bir annenin kayıp çocuğuna duyduğu o tarifsiz korku ve her sayfada artan gerilim beni kitabın içine daha da çekti. Olayların birbiriyle bağlantısı zamanla açığa çıkarken, bazen tahminlerimde yanıldığımı fark ettiğim anlar oldu ve bu da okuma deneyimimi daha da etkileyici hale getirdi. Kurgu, okuru ters köşeye düşürecek şekilde ustaca kurgulanmış. Birkaç kişiden şüphe duysam da olayların arkasındaki kişi tabiri caizse aklımın ucundan bile geçmedi. :)  İlk başta bazı olayların sadece bir detay olduğunu düşünürken, ilerleyen bölümlerde bu detayların aslında büyük bir resmin parçaları olduğunu fark ediyorsunuz. Bu, bence kitabın en güçlü yanlarından biri. Yazarın dili de oldukça akıcı, betimlemeleri yerinde ve duygusal sahneleri okuyucunun içine işliyor. Kitap boyunca gerilim hiç azalmıyor, aksine her bölümde daha da yükseliyor. Okudukça kendinizi Devin’le birlikte ipuçlarını takip ederken buluyorsunuz. Ayrıca, yazarın kullandığı psikolojik derinlik, olaylara sadece dışarıdan bakmamızı değil, karakterlerin ruh haline de girmemizi sağlıyor. Devin’in iç dünyası, çaresizliği, hırsı ve umudu çok iyi yansıtılmış. Kimi zaman onunla birlikte nefesimi tuttum, kimi zaman öfkesiyle ben de gerildim. İşte bu yüzden Kardan Adamın Külleri, sadece bir gerilim romanı olmaktan çok daha fazlası… Sonunun da en az hikayenin kendisi kadar gizemli ve çarpıcı bir şekilde bitmesi, beni merak içinde bıraktı. Sayfaları çevirdikçe artan gerilim, son satırlara geldiğimde yerini büyük bir şaşkınlığa ve “Şimdi ne olacak?” sorusuna bıraktı. Devam kitabı hemen çıkmalı, bu merakla yaşamak çok zor! :))

-Siz Işıl Işık kitaplarını okudunuz mu? 

-Favoriniz hangisi? ♥


"Her şeyin temelinde sevgi vardır, derdi onlara. "Hiçbir şeye sahip olmayın, hiçbir şeyi çok istemeyin ve yapılan hiçbir yanlışı unutmayın." 
~~~~
Görünmez Zaman Konusu
Ivy, evlilik dışı hamileliği sebebiyle ailesinden katı davranışlar görüp dışlandığını hisseder ve evden kaçarak Topluluk olarak bilinen bir oluşuma katılır. Topluluğun lideri Joel Davis, onlara katılan kişilere ayrım yapılmaksızın herkesin kabul edildiği, huzurlu ve sade bir hayat vadetmektedir.  Oysa gerçek koşullar hiç de söylediği gibi değildir. Ailenin, kişisel mülkiyetin, kitap okumanın yasak olduğu Toplulukta daha birçok katı kural vardır. Bu kuralları çiğnemenin ağır cezaları vardır.
Ivy'nin Toplulukta dünyaya gelen kızı Mia ise dış dünyaya dair hiçbir şey bilmemektedir. Fakat bir gün merak duygusuna kapılarak kütüphaneye gider ve kitapların büyülü dünyasına adım atar. Mia'nın ilk defa okuduğu ve aşık olduğu Nathaniel Hawthorne'un Kızıl Damga isimli roman genç kızın hayatını değiştirmesini sağlar. 
"İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap, Görünmez Zaman, bir kadının bir süreliğine gerçeğe dönüşen rüyasının hikâyesidir. "
~~~~

Mutlu akşamlar blog arkadaşlarım. 
Favori yayınevimden yeni bir kitap yorumu ile geldiim. 
Ivy ve kızı Mia'nın hikayesi beni çok etkiledi. Zaman ya da coğrafi konum fark etmeksizin kadınların içinde bulundukları toplumlarda yaşadıkları zorlukları ve baskıları eleştirel bir gözle konu alıyor. Mutlu ve huzurlu bir hayat vaad edilirken aslında yasaklarla örülü, tabiri caizse hapishane gibi bir Topluluk içerisinde yaşamak fikri bile insanın kanını donduruyor.
Diretilen kurallara uyulmayınca ya da sırf kitap okudu diye cezalandırılmak, kitapların yakılması, kadınların kendi çocuklarına samimi davranmasının, ayrıcalık göstermesinin kesinlikle yasaklandığı bir ortam düşünün. İnsan okudukça sinir krizleri geçiriyor ve şuan içinde bulunduğu şartlara şükür ediyor..
Mia'nın kitaplarla tanışması ve sonrasında bu hayattan kurtulmak için verdiği mücadele ise çok etkileyiciydi. Gerçekten savaşçı, cesur bir kadın karakter. 
Kitabın ikinci bölümünde olanlar ise hem merakımı hem de heyecanımı arttırdı. Zaman yolculuğu ve Mia'nın yaşadıkları beni kitaba daha da bağladı. Hatta ilk bölümünden çok daha sevdiğimi itiraf edebilirim. :)
Görünmez Zaman yazarın kalemiyle tanışma kitabım oldu ve hem kurgusal hem de anlatım olarak beni çok etkilediği için devamı da gelecek. Dilimize çevrilen diğer kitaplarını da en kısa zamanda inceleyeceğim.
Kitapların insanların hayatındaki etkilerine şahit olmak ve zaman yolculuğuna dair güzel bir kurgu okumak isterseniz Görünmez Zaman'a şans verin derim. ♥


Babası, "Kitap okunan zaman, asla boşa harcanmış zaman değildir, derdi. Ivy onun şu an yanında olmasını isterdi ama babasının her şeyi mahvedeceğinden de emindi. "Uyan," derdi. "Ne yapıyorsun burada? Kitapsız bir dünya nasıl bir dünya olur?" Karşılık olarak, "Güven arıyorum," diye yanıt verirdi Ivy. "Gece gökyüzünde yıldız arıyorum, umudun olmadığı yerde umut." 
~~~~ 
Kitapların yasaklandığı bir yerde bireysel özgürlük olamazdı, umut olamazdı, gelecek hayalleri olamazdı.
~~~~
"Gerçek hayat inanılmaz. Ruhlarımız bizden koparılıyor, et ve kan toza dönüşüyor, sevdiğin insanlar sana ihanet ediyor, insanlar bir hiç uğruna savaşa giriyor. Bunlar hepsi anlamsız. İşte bu yüzden romanlar var. Bir şeyleri anlamlandırmak için."
~~~~
İster yeni doğmuş olsun ister ölüme benzer bir uykudan uyandırılmış, aşk her zaman güneş ışığı yaratmalı, kalbi o kadar ışıkla doldurmalı ki dış dünyaya taşmalı.
~~~~
 

 


Ancak ayrılık da elbette bir tür yastır. Öyle herhangi bir ilişkinin ölümü de değildir, hayatınızdaki en önemli ilişkinin ölümüdür. Bunda sevimli hiçbir şey yoktur. "Terk etmek" de gerçek anlamını vermiyor. Çok hızlı, sanki bir anlık bir şeymiş gibi geliyor kulağa. Fakat terk edilmek ebediyen sürüyor. Çünkü seni seven bir insan artık seni sevmemeye karar veriyor.


Özel Koruma Kitap Konusu

Hannah Brooks, hayatını işine adamış bir özel koruma. Hasta olan annesi, ölmeden önce Hannah'dan kendine zaman ayırarak tatile gitmesini ister. Genç kadın annesinin son isteğini yerine getirmek için sevgilisiyle birlikte gitmek için tatil planı yapar fakat gelin görün ki sevgilisi olacak insan müsveddesi annesini kaybetmesinin ertesi günü Hannah'ı terk eder.  Hem de saçma sapan gerekçelerle..

Annesini kaybetmenin acısıyla baş edebilmek için hemen işine dönen Hannah için yeni bir görev verilir. Ünlü oyuncu ve yaşayan en seksi erkek seçilmiş Jack Stapleton'u korumak.  Filmlerini hayranlıkla izlediği bu adamın korumalığını yaparken Hannah'ın yaşadıkları, Jack Stapleton'un hayatına dair ortaya çıkan gerçekleri konu alan romantik komedi türünde bir kitap.

~~~~

"Sana dokunmam konusunda nasıl hissediyorsun?" Jack Stapleton'ın bana dokunması konusunda nasıl mı hissederim?

"Ne türden bir dokunmadan bahsediyoruz?"

"Yani, sevgililerimle birlikteyken... onlara çok fazla dokunmaya meyilli oluyorum. Anlarsın ya. Eğer birine karşı ilgin varsa ona dokunmak istersin."

"Tabii," dedim. "Biraz daha gerçekçilik katabilir."

"Katılıyorum."

"Elini tutmam sıkıntı olur mu?" 

Zor bir soru değildi. "Hayır."

"Peki... kolumu omzuna atabilir miyim?" 

Bir kez daha başımı salladım. "Kulağa kabul edilebilir geliyor."

"Kulağına fısıldayabilir miyim?"

"Ne fısıldadığına bağlı olabilir."

"Belki de şöyle sorsam daha iyi olacak: Yapmamı istemediğin bir şey var mı?"

"Kıyafetlerinin üzerinde kalmasını tercih ederim."

~~~~

Yorumum;

Merhaba blog arkadaşlarım,

2025'in ilk kitabı olması niyetiyle elime aldığım fakat sonra Arafta çizgi romanını okuyarak ikinci sıraya gerileyen Özel Koruma kitabından bahsetmeye geldim. :)

Son zamanlarda kitap okuma isteğim olsa da elime alıp okuma kısmında zorlandığım için en sevdiğim tür olan romantik komedi türünde bir kitap okuyarak bu durumu aşmak istedim ve kardeşimin tavsiyesi üzerine Özel Koruma kitabını okudum. Kurgu bakımından tahmin edilebilir şekilde ilerleyen, beklentisiz başlanıldığı takdirde keyif alınabilecek bir kitap. 

Fakat eleştirebileceğim bazı noktaları da vardı elbette. Kitaptaki olayların anlatıcısı Hannah'tı ve korumalık yetenekleri ile övündü ki okur olarak istemsizce bir beklentim oluştu. Fakat bunları okuyup hissedeceğimiz bir durum ya da olay göremedim. Jack'i korumak için yanında olduğu anlardaki konuşmaların yetenekli özel korumadansa şaşkın bir "fangirl" modundaydı.

Ayrıca Jack'in tehlikede olduğu gerekçesiyle özel bir şirketten koruma ekibi talep edilmesini okuyunca herhalde polisiye kısmı da olacak diye heyecanlandırmıştı fakat oradan da umduğumu bulamadım.

Kitaba dair sevdiğim şeyleri düşününce aklıma gelen tek şey Jack Stapleton. Romantik komedi türünde kendine aşık edebilecek tarzda erkek karakterler listesine ekleyebiliriz. :)

Kitabı genel olarak kafa dağıtmak için açtığımız rom-com filmlere benzettim. Herhangi beklentiye girmeden vakit geçirmenizi sağlayacak, zaman zaman eğlendiren ve romantik dozlarıyla içinize dokunabilecek bir havası vardı. Favorim oldu diyemem ama bu tarz okumaya yeni başlayanlar tercih edebilir. :)

~~~~

Jack, doğrudan konuya girmemeye çalışarak, "Ağlıyor musun?" diye sordu.
Elbette ağlıyordum. Ağladığım barizdi. Ancak başımı iki yana salladım.
"Sert erkek olduğunu sanıyordum."
"Sana söyledim zaten, değilim."
"Artık sana inanıyorum," dedi Jack.
"Alerjim var," diye ısrar ettim.
Fakat bu, bana bile ikna edici gelmiyordu.
"Neye alerjin var? Sonsuzluk havuzumda öpüşen iş arkadaşlarına mı?"
"Polen" deyip geçmeliydim. Değil mi? Klasik bir şeydi.Ancak beynim kısa devre yaptı, kalbimden taşan ve içime işleyen asidi hissettim. Neye alerjim vardı? Hayal kırıklığına alerjim vardı. İhanete alerjim vardı. Arkadaşlığa. Umuda. İyimserliğe Yaşama, çalışmaya, genel olarak insanlığa.

~~~~

KİTABIN KÜNYESİ 

Özgün Adı: The Bodyguard 
Yazar: Katherine Center 
Çevirmen: Tuba Özkat 
Yayınevi: Artemis Milenyum 
Sayfa Sayısı: 344 
Baskı tarihi: Temmuz 2022 (ilk baskı)


"Koreli-Amerikalı Bir Kızın Ergenliğe Giriş ve Köklerine Dönüş Hikayesini Anlatan Çarpıcı ve Ödüllü Otobiyografik Bir Çizgi Roman"

Arafta Çizgi Romanının Konusu
Deborah, küçük yaşlarda ailesiyle birlikte Güney Kore'den Amerika'ya göç ediyor. Gerçek adı Jung Jin olan genç kız, Amerika'da adının karmaşıklığı ve dış görünüşünün onlardan farklı olması sebebiyle ayrımcılığa maruz kalır. Küçüklükten itibaren yaşadığı bu durum Deborah'ı etkiler ve hiçbir yere ait olmadığı hissiyle depresyonla savaşmaya başlar. Bu durumla savaşırken ailesinden destek görüyor olsa da bir yandan da her Koreli ebeveyn gibi Deborah'ın ailesinin de ondan beklentisi büyüktür ve kızlarının çok başarılı olmasını ister. Genç kız bu beklentileri karşılamak konusunda da çok zorlanır. Tüm bunlar üst üste gelince Deborah, ailesinden, arkadaşlarından ve çevresinden uzaklaşır. 
Hem Kore'ye hem de Amerika'ya aidiyet hissini kaybeden Deborah'ın kendini bularak, yaşadığı zorluklarla verdiği savaşı anlatan etkileyici bir çizgi roman.

Yorumum
Mutlu haftalar blog arkadaşlarım.
Yeni yılda okuyup bitirdiğim ilk kitap (aslında çizgi roman) ve 2025'in ilk blog yazısı ile geldiim! :)
Görüşmeyeli nasılsınız? Yeni yılda her şey yolunda gidiyordur umarım. ^^
Geçen yıl okuma hedefime ulaşamayınca yeni yıla daha fazla kitap okumalıyım düşüncesiyle başladım fakat bir türlü elime kitap alıp uzun uzadıya okuma imkanım olmadı. Bugün hava kapalı ve soğuk olunca fırsat bu fırsat diyerek Arafta çizgi romanını elime aldım. Birkaç saat içerisinde de okuyup bitirdim.
Öncelikle çizimlerine bayıldığımı söylemek istiyorum. O kadar başarılı ki bazı çizimler sanki fotoğrafa bakıyormuş hissi uyandırdı. Ayrıca teknikler ve renklerin koyu kullanılması Deborah'ın yaşadığı depresyonun/ruh halinin başarılı bir şekilde yansıtılmasını  sağlamıştı.
Okurken Deborah'ın ailesine, arkadaşlarına ve çevresindekilere tavırlarından dolayı kızsam da, Deborah'ın bazı tavırlarına sinirlensem de, bir yandan da bunların gerçek olduğu farkındalığıyla okudum.Çoğumuzun karşılaştığı ve maalesef ki yaşamış olabileceği akran zorbalığını konu alması, maruz kalan kişinin nasıl etkilendiğinin yansıtılması ve bu durumun üstesinden gelişinin aktarılması gerçek hayatta bu durumu yaşayanlar ve ne yapacağını bilemeyenler için hem yol gösterici hem de motivasyon niteliğinde. Akran zorbalığı ve ailenin psikolojik baskılarının çocuklar üzerindeki etkilerini görmek ve bu farkındalığı kendi hayatlarınıza da katmanız için Arafta çizgi romanına şans vermenizi isterim.
Çevremizde olan farklılıkları ayrıştırmadan, onlarla birlikte uyumlu ve mutlu bir şekilde yaşanacağının farkındalığında bir insanlık haline gelebilmemiz dileğiyle yazıma son vermek istiyorum.

~~~~
KİTABIN KÜNYESİ
Özgün Adı:
In Limbo
Yazar: Deb J.J. Lee
Çevirmen: Tolga Yozcu
Yayınevi: Yuzu Yayınları
Sayfa Sayısı: 352
Baskı tarihi: Ekim 2024

 


Aşk kademe kademe hayat bulurdu: Tanışma, uyum, ortak ilgi alanları, zorluklar karşısında birlikte durabilme. Bunların hepsi zaman isterdi. Bir günde olacak şeyler değildi. Bu düşünceler ismi Ashima'yı andıran bu kızı neden tekrar görmek istediğini açıklamalıydı. 
~~~~ 
Esselamü Aleyküm Pekin Konusu
Asma, sevdiği adam ile evlenmesine günler kala öğrendiği gerçek ile hayal kırıklığına uğrar. Kalp kırıklığı ve üzüntüyle boğuşurken işiyle ilgili Pekin'e gitmesi gerekir. Burada gezi rehberi Zhong Wen ile tanışır. Mitoloji hayranı genç adam, Asma'dan çok etkilenir. Kalbi kırık Asma, Zhong Wen ile neler yaşayacak? Pekin'de hayatının aşkını mı buldu yoksa yeni bir kalp kırıklığı onu mu bekliyor?
Asma'nın yaşadıkları ve soruların cevabı kitapta. :)

~~~~
Hata etmek insanlık hâliydi. Ama bu ahlaki mesuliyetlerinden vazgeçip, sonra da işlediğin hatadan gelişigüzel başından savabileceğin, gayet sıradan bir şeymiş gibi bahsedebileceğin anlamına gelmiyordu. 
~~~~ 
Kitap Yorumum;
Esselamü Aleyküm Pekin, hem ismi hem de kapağındaki Asya esintilerinden dolayı dikkatimi çekmişti. Kore ve Çin dizilerinden dolayı Asya'ya olan ilgimi sizlerde biliyorsunuz. :)
Kapak tasarımı ve arka kapaktaki tanıtım yazısını okuyunca, kitabın gençlik kurgusu olduğunu düşünmüştüm fakat okudukça öyle olmadığını gördüm. 
Yorumun devamında spoiler olabilir.
Asma, sevdiği adamla evlilik arifesindeyken aldatıldığını öğrenir. Bu durum onu derinden yaralasa da sevdiği adamı arkasında bırakarak hayatına devam etmeye çalışır. Bu süreçte işiyle ilgili Pekin'e seyahat eder. Pekin'de olduğu sürede turistik mekanları ziyaret ederken Zhong Wen ile tanışır. Mitoloji hayranı bu genç adam ilk görüşte Asma'dan etkilenir ve mitolojide geçen Ashima'nın hikayesini onunla bağdaştırır. 
Sonrasında Asma ve Zhong Wen arasındaki ilişkinin gelişimi çok derin bir şekilde kurgulanmıştı. Zhong Wen'in İslam dinine yaklaşımı, Müslümanlık hakkında Asma ile sohbetleri ve diğer kısımlarda verilen bilgiler çok detaylı ve etkileyiciydi. 
Asma'nın yaşadıkları ve verdiği sınavlar ayrıca hüzünlüydü. İnsan bunları okurken gerçeklik payını düşünerek daha bir etkileniyor. 
Asma'nın tüm yaşadıklarına rağmen güçlü duruşu ve Zhong Wen'in dini konudaki seçimleri, tüm zorluklara rağmen sevdiğinin yanında oluşu kalbimi çalan detaylardandı. 
Esselamü Aleyküm Pekin kitabının da filme uyarlandığını öğrendim. Müsait bir zamanda onu da izlemeyi düşünüyorum.
Biraz da kitabın yazarından bahsetmek istiyorum;
Endonezyalı yazar Asma Nadia'nın, "Dünyanın En Etkili 500 Müslüman İnsanı" listesinde yer aldığını öğrenince kendisi hakkında daha fazla bilgi edinmek ve diğer kitaplarını okuma isteğim arttı. Birçok türde 70'den fazla kitap yazmış ve bunlardan 13'ü sinema filmine, 7'si diziye uyarlanmış. Ülkesinin birçok yerinde kütüphaneler açması ve genç yazarlara destek olmak için kurduğu topluluğu da eklemek isterim.
Kendisini gerçekten çok takdir ettim. Diğer kitapları da dilimize çevrilirse okuma listeme ekleyeceğim bir yazar oldu. 
Bu tarz kitapları okumayı sevenlerin şans verebileceği bir eser olduğunu düşünüyorum.
~~~~
Gerçek aşkın yalnızca bir efsaneden ibaret olduğunu söyledi kendi kendine. Bir hayal. Hiç acı çekmemiş insanların uyumadan önce anlattıkları bir hikâye. Ucuz aşk romanları yazmaktan öte hiçbir şeyi beceremeyen kurmaca yazarlarının anlattığı bir masal. Evet. Gerçek aşk yalnızca kurmacadan ibaretti. 
~~~~ 
 Asma epeydir erkeklerin ona döktüğü tatlı dile kanmaz olmuştu. Bu demek değildi ki ömür boyu böyle hissedecek, fakat şu anda böyle tatlı lafların, hele hele tumturaklı sözlerin onu heyecanlandıracağını düşünmüyordu. Azıcık bir aşk tecrübesi, kendisiyle paylaşılan sayısız sır ona bu dersi vermişti. Erkekler içi boş tatlı sözler söyler, kadınlar da onların etrafında pervane olup duydukları her güzel sözü gerçek bir sevgi, aşk ifadesi kabul ederdi. 
~~~~ 
 Deva'nın uyumadığından ve birazdan söyleyeceği sözleri duyacağından emindi: "Biliyor musun Deva; sen yanımda olduktan sonra her şeyin kolaylaşacağını düşünmüştüm. Eğildi, dudaklarını kocasının kulağına yaklaştırdı. Sıcak nefesi Deva'nın kulağının ardındaki yumuşacık tüylere değdi. Acıyla ekledi: "Ama yanıldım. Beni sevdiğini söylerken bile bana sırtını dönen biriyle evlendim."
~~~~
KİTABIN KÜNYESİ 
Özgün Adı: Assalamualaikum Beijing 
Yazar: Asma Nadia 
Çevirmen: Merve Pehlivan 
Yayınevi: Nesil Yayınları 
Sayfa Sayısı: 176 
Baskı tarihi: Kasım 2024

 


"Zaten sayının ne önemi var. Yaş dediğin; durak ismi gibi bir şey, gideceğin yere varmak üzere yola çıkmışsan kaç durağın adını aklında tutarsın ki. Sadece bindiğin ve indiğin durağın ismini bilirsin bir de sende iz bırakanları, gerisi teferruattan ibaret."
~~~~
Mutlu akşamlar blog arkadaşlarım.
Yine bir pazar akşamı, yeni bir kitap hakkında bir şeyler paylaşmaya geldim. :)
Ne yazsa okurum dediğim sevgili yazarım Esra Uzun'un kaleminden Mezarlık Koleksiyoncusu kitabından bahsedeceğim. 72 sayfalık hikaye tadında ama içeriği dolu dolu olan bir kitap. Bu sebeple konusu diye başlık atarak uzun uzun anlatmayacağım bu defa. Öncelikle yazarımızın arka kapak için yazdığı satırları paylaşmak istiyorum;

Güzel bir hikâye vadetmiyorum size. Ayrıca göreceli bir kavram olmasından mütevellit güzel nedir, neye denir onu da bilmiyorum. İçimde yarım kalan heveslerin, sevdaların, dokunuşların hatta dokunamayışların yası var. Neye özensem hepsi içimde kırık dökük anlamsız bir şekilde yarım yamalak. Kırk beş yıllık ömrümde içerime ata ata biriktirdim sarf edemediğim kelimelerimi. Yüreğim, dilimin ucuna düşemeyen saklı cümlelerimin uçsuz bucaksız mezarlığı… Mezarlık Koleksiyoncusu; keşkelerin, yarım kalmışlıkların, umutların, vazgeçişlerin hikayesi.

Sonra karakterimiz başlıyor anlatmaya. İsmini paylaşmasa da çocukluğundan başlayarak hayatta yaşadığı tüm kalp kırıklıklarını, ailesinden, arkadaşlarından yani en sevdiklerinden aldığı yaraları, hayattan yediği darbeleri ve her birinde sebep olan kişi için açtığı mezarları paylaşıyor. Yaşadıkları o kadar hayatın içinden ki bazı satırlarda, "Aa ben de böyle bir şey yaşadım, seni çok iyi anlıyorum." diye düşünüp kahramanımız ile karşılıklı konuşma isteği geliyor insana. Spoiler almayı da vermeyi de pek sevmem bu sebeple kitabın sonuna dair fazla konuşmak istemiyorum ama yazar kendi tarzında etkileyici bir son vermiş kahramanımızın hikayesine. Zihnindeki ölülerden ve mezarlıklardan kurtulurken okura da derin bir farkındalık sunuyor. 
Ve ben bir kez daha kalemine hayran kalarak kitaba veda ettim. Mezarlık Koleksiyoncusu 2024 yılı favorilerimden biri olarak kitaplığımdaki yerini aldı. Sizlere de hem bu kitabı hem de Esra Uzun'un diğer kitaplarını tavsiye ederim. ♥

Esra Uzun'un Diğer Kitapları 

~~~~
"Sahi insanoğlu neden böyleydi? Bir testide çatlak bir yer gördüler mi oraya bant olmak yerine, bıçak olup sızan yeri daha da eşeleyerek suyun akış hızını bozup tüketiyordu."
~~~~

Victor Hugo'nun dediği gibiydi tüm mesele. "Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar."


KİTABIN KÜNYESİ
Adı: Mezarlık Koleksiyoncusu
Yazar: Esra Uzun
Yayınevi: Banliyö
Sayfa Sayısı: 72
Baskı tarihi: Şubat 2024

 


Battaniyeyi alıp dışarı çıkıyorum, iyice kapanıyorum. Böyle oturmak fena değil, hoşuma gidiyor. Her şey farklı olsaydı sadece bununla bile mutlu olabilirdim; bir yaz akşamı, göl evinde bir battaniyeye sarılmış, şarap… İstemiyorum. Boğazım düğümleniyor, buncacık şeyden mutlu olmak isteniyorum, buna razı olmak zorunda kalmak haksızlık.

~~~~
Yetişkinler Konusu
Ida, bekar ve başarılı bir mimar. Kendini genç hissetse de biyolojik saati işliyor ve vücudundaki bazı belirtilerle orta yaşa yaklaştığı gerçeğiyle yüzleşiyor. Kısa süreli ilişkiler yaşasa da annelik duygusunu tatmak onun için çok önemli. Bu konu üzerine düşünüp  anneliği tadamamak konusunda üzülse de, yaz tatilinde annesi ve kardeşi ile güzel zaman geçireceği ve rahatlayacağı fikri onu biraz rahatlatır. 
Ida, yaşadığı durumu ve üzüntüsünü ailesiyle paylaşmayı planlarken, kız kardeşi Marthe ve sevgilisi müjdeli haberi paylaşınca kendini geri planda kalmış ve hayal kırıklığına uğramış hisseder. Marthe'nin hep ondan bir adım önde ve ilgi odağı olması gerçeğini kendi içinde düşünürken onun da hayal kırıklığı yaşayarak hayatının kötüye gitmesinden zevk alır bir hale geliyor.
Yetişkinler kitabı, adını yansıtacak şekilde yetişkinlerin kıskançlığını, zedelenmiş aile bağlarını ve en önemlisi sevgi eksikliğinin hayatlarına yansımasını gözler önüne serecek bir kurguya sahip.

Yorumum;
Yetişkinler, favori yayınevlerimden biri olan Yan Pasaj Yayınevi'nin en yeni kitaplarından biri. Kitaplarını ne kadar sevdiğimden sıkça bahsettiğim yayınevinin her çıkan kitabını heyecanla takip ediyorum ve mümkün olan en kısa zamanda okumaya çalışıyorum. Yetişkinler kitabı da konusu itibariyle dikkatimi çekmişti. Kavuşunca hemen okuyup bitirdim ama yoğunluklardan dolayı sizinle paylaşmam biraz zaman aldı. :)
**
Ida, her zaman annesi ve kız kardeşi ile birlikte olmuş hep onlara destek olmuş bir kadın. En önemli anlarında bile kendinden fedakarlık yaparak onlarla olduğunu dile getiren, sevgi ve ilgi anlamında ailenin eksik bırakılan üyesi. Bu durumun farkına varması da ilginç bir şekilde oluyor. 40'lı yaşlara geçiş yaptığından annelik fikrini derinlemesine düşünerek doktoruna gidiyor. Ve ne yazık ki üzücü bir sonuç onu bekliyor. Bu haberin ona verdiği üzüntü ve yıkımı ailesiyle paylaşma fikriyle yazlık evlerine gidiyor ama sürprizlerle karşılaşıyor. Aldığı haberlerle yine geri planda kaldığını ve ilgisiz bırakılan kız çocuğu olma fikriyle yüzleşiyor. Bu düşünceyle onlardan intikam almak istiyor ve aileyi sarsacak bazı şeyler yapıyor. Kitaptaki olaylar bu şekilde gelişiyor ve ilerliyor.
Ida'nın sevgi eksikliğini ve yaşadığını yıkımı çok iyi anlıyorum. Her zaman ailenin fedakar üyesi rolünde olmak onun için yorucu bir durum. Buraya kadar düşünce ve davranışlarını anlıyorum fakat devamındaki intikam fikri ve davranışları biraz fazla geldi. Sonuçta intikam almak istediği kişiler onun ailesiydi. Konuşarak, içindekileri paylaşarak çözülemez miydi düşüncesi oluştu. Anne ve kız kardeş Marthe'nin bazı davranışları da kabul edilebilir değildi bence. Her şeyde fedakarlığı Ida'dan beklemek hoş bir tutum değil.
Marie Aubert'in kitabında, yetişkinler arasındaki bağları ve duygu durumlarını vurucu bir şekilde ele aldığını düşünüyorum. 128 sayfalık kısacık bir kitap olsa da anlatım tarzıyla bu kadarının bile yeterli olduğunu kanıtlamış. Karakterlerde kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz, ilişkilerinizi sorgulayabileceğiniz bir okuma yapmak isterseniz Yetişkinler'e şans verebilirsiniz.
~~~~
Yalnız uyuyor, yalnız uyanıyorum, işe yalnız gidiyorum, işten yalnız dönüyorum, bundan şikâyetçi değilim, esas böyle olmazsa şikâyet etmeli. Ama yalnızlık giderek büyüyen bir çember oluyor.

KİTABIN KÜNYESİ 
Özgün Adı: Voksne Mennesker 
Yazar: Marie Aubert 
Çevirmen: Ayşe Erbulak 
Yayınevi: Yan Pasaj 
Sayfa Sayısı: 128
Baskı tarihi: 18.10.2024