"Ama sonra bir anda elimi tutup gözlerime o sevecen, hayat dolu bakışıyla kilitlendiğinde altüst oldum. Elimi çekemedim.
Kalbimden gelen yoğun sesleri duymaması ümidiyle "Bana değil, yola bak. Kaza yapacaksın," dedim hayatında ilk defa el ele tutuşan mahcup genç bir kız gibi.
"Kazayı çoktan yaptım: Bırak keyfini çıkarayım. Çok bekledim bu anı" dedi sonsuz rahatlığıyla."
Zaten Kitabının Konusu
Farklı hayatlar içerisinde benzer durumu yaşayan iki evli kadın Güneş ve Nil.
Güneş, iş hayatında oldukça başarılı ve alanında tanınan kitap çıkarmış, söyleşiler, sempozyumlar veren genç bir kadın. Aynı zamanda eşi Tolga ile mutlu bir evliliğe sahip. Öyle ki sosyal çevrelerinde uyumları açısından örnek çift gibi görünüyorlar. Güneş'in hayatında her şey normal ve yolunda gidiyor gibi görünürken yıllar öncesinden çıkıp gelen Arda, bir şeylerin farkına varmasını sağlar. Ve bu sayede içindeki asıl "Güneş" ile tanışır.
Nil, genç yaşta evlenip çocuk sahibi olmuş, kendini küçük kızı ve işine adamış genç bir kadın. Eşi Ali'yi seviyor olsa da, hem ikisinin iş hayatlarının yoğunluğu hem de kızları Ela ile ilgilenmeye odaklanmaları sebebiyle evliliklerinin ilk zamanlarındaki o heyecanın kalmadığını fark eder. Bu durumla ilgili eşiyle konuşup ilişkilerindeki soğukluğu azaltmak istese de Ali'nin halinden memnun ve Nil'i suçlar tavırları genç kadını farklı sorgulamalara iter. Tam da bu süreçte çalıştığı bankaya yeni bir çalışma arkadaşı Hakan gelir. Genç adam Nil ile sohbet etmeye o kadar heveslidir ki her fırsatı değerlendirir. Nil başlangıçta mesafeli dursa da Hakan ile sohbetlerinde içsel sorgulamalarına da yanıtlar bulduğunu fark edince hayatı başka bir yöne doğru akmaya başlar.
Güneş ve Nil mahpusluklarında arafta kalmış iki evli kadındır. Derken kendilerini planlamadıkları bir dünyaya adım atarken bulurlar ve hayatlarını altüst etmekten kendilerini alamazlar. Kalpten başlayıp tüm hayatlarına yayılan değişimler yaşarken akıllarında ise tek bir soru vardır: "Haklı mı olmak istiyorsun, mutlu mu?"
Bu alıntı ise kitabın ifade edemeyeceğim bir özeti gibi. Güneş ve Nil mutluluğu mu seçecekler yoksa haklı olmayı mı derseniz, cevabı kitapta. :)
~~~~
Mutlu akşamlar arkadaşlarım.
Bayram tatili, tatil dönüşü iş yoğunluğu vs derken buralarda bir görünüp bir kaybolduğum dönemleri yaşıyorum. :)
Bugün yarım gün bile olsa işten uzaklaşma fırsatım olunca son zamanlarda beni kendine bağlayıp kısa sürede okuduğum bir kitaptan bahsetmek istedim.
"Zaten", hem kısa ve öz hem de ardında neler olduğunu merak ettiren bir kitap ismi değil mi ? :)
Kitap okumak isteyip elime aldığım hiçbir kitaba odaklanamadığım bir dönemde elime geçen Zaten, daha ilk sayfasından beni kendine çekti desem abartmış olmam. 29 saat içerisinde bitirdiğimi söylersem inanmanız için yeterli olur sanırım. :)
Bir bölüm Güneş, bir bölüm Nil şeklinde ilerleyen kitapta bir karakterin hikayesini okurken diğeri neler yaşıyor acaba diye merak ederek çevirdim sayfaları. İlk olarak Güneş ile tanıştığım için sanırım, onun hikayesine daha çabuk adapte oldum. Güneş Arda ile ve Nil Hakan ile ilişkilerinde neler yaşayacaklarını, ne karar vereceklerini merak ederek, Güneş ve Nil'in birbirleriyle bağlantıları var mı ya da olacak mı heyecanı ile okuyup bitirdim.
Yazarımız Evrim Gürler, iki karakterinde yaşadıklarını, içinde bulundukları ruh halini o kadar başarılı bir şekilde anlatmıştı ki okurken kendimi onların yerine koyarken buldum.
Mutlu olmak iki kadınında hakkı fakat yaşadıkları ilişkiler aldatmak olmaz mı?
Gerçek hayatta böyle bir durumla karşılaşsak nasıl tepkiler veririz?
Aldatmanın tam olarak karşılığı nedir?
Bu durumda eşleri Tolga ve Ali'ye haksızlık yapmış olmazlar mı? vb birçok soruya yanıt aradım. Bulabildin mi derseniz, kısmen evet ama bunları paylaşmak kitaba dair çok büyük ipuçları içereceğinden bende kalsa daha iyi olur. :)
Güneş ve Nazlı'nın dostluklarından bahsetmeden yazımı sonlandırmak istemem. Birbirinden farklı iki karakterde olsalar da sorgusuz sualsiz anlaşmaları, birbirlerine destek olmaları çok hoş bir detaydı.
Benim gibi bu tarz kurguları okumayı seviyorsanız şans verebilirsiniz. ♥
~~~~
"Yedek anahtarı hep bendedir.Hadi bakalım," dedi ve koltuklara kurulduk. Biner binmez bacağımın üstünde duran elimi tekrar tuttu.Dönüp bir süre bakmalara doyamadım. Lodosum, poyrazım olsa, dünyam bu vakitte dursa hiç şikâyet etmezdim. Sabah olmasa, ellerimiz gerçeklere dokunmasa...