Vee benim açık ara favori karakterim Tio Falcetti. Astroloji uzmanı olan Tio, Terazi burcu olan Alice'e hayatı ile ilgili tüyolar vererek aşk hayatı için yardımcı olur.
Yepyeni bir haftadan herkese merhabalar! :)
Hepimiz için güzelliklerle dolu, keyifli bir hafta olur umarım. Bugün blogger arkadaşlarım ile yaklaşık 2 senedir yaptığımız etkinliğimiz BCP'nin Eylül ayı raporunu ve Ekim ayı temamızı paylaşacağım. Etkinliğimiz için yılın başında her ay için bir tema belirledik. Bu temalara uygun kitap, dizi-film seçip okuyor / izliyoruz. Her ayın sonunda yorumlarımızı yayınlayarak hem kültürel anlamda birbirimize yenilikler katıyor hem de bloglarımızı ziyaret ederek trafiğimizi ve aktifliğimizi arttırmak adına destek oluyoruz. Etkinlik hakkında detaylı bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz. :)
Eylül ayının teması; Yemek'ti. Bu tema için yayınlanan yazılarımız;
Mor Düşler Kitaplığı; Julie and Julia ve Dersimiz Çikolata (School of Chocolate)
Bez Cadıları; Wok of Love
Fighting Blog; Aşk ve Dondurma
Vulnicure; The Bear
Kavanozdaki Beyin; Burnt
Sade ve Derin (Deeptone); Toscana ve Benim Adım Aşk
Okurix; Sebzeli Yumurta ve Gimbap
BCP Ekim ayı temamız ise Zombi ve Gotik. Malum Halloween da yaklaşırken bu ay için çok uygun bir tema seçildi bence. :)
Kimler neler okuyacak ve izleyecek çok merak ediyorum. Ben henüz seçim yapamadım, tavsiyeleriniz varsa yorumda benimle paylaşın lütfen. ♥
İffet Hanım - Gökçe Şingin
1900'lü yılların başında doğan İffet, anne ve babasını küçük yaşta kaybettiği için tek dayanağı olan ağabeyinin yanında büyür. O dönemde kızların okula gitmesi hoş görülmese de ağabeyinin desteği ile eğitim alır ve doğum hekimi olarak üniversiteden mezun olur. Eğitiminin hakkını vererek görev yapmak isteyen İffet, ağabeyinin isteği ile kendinden yaşça büyük bir adamla evlendilir. Bu evlilik sayesinde küçük bir Ege kasabasında hekimliğe başlayan genç kadın, iki kızıyla sessiz sakin hayatına devam ederken çalıştığı hastaneki bir hekime aşık olunca hayatı değişir. Aşkı ilk kez tadan İffet'i zorlu günler beklese de güçlü duruşundan taviz vermeyerek tüm zorluklara göğüs gererek hayatına devam etmek için elinden geleni yapar.
80'li yıllarda hayatının son günlerini yaşayan İffet hanımın geçmişte ve o yıllarda yaşadıklarını, ikili zaman geçişleri şeklinde okuyoruz. Osmanlı'nın son dönemlerini, Cumhuriyet'in ilk yıllarını, o dönemde yaşanan zorlukları, siyasi çatışmaları ve daha birçok durumu içeren bir eserdi. Yazarımız Gökçe Şingin'in İffet karakteri üzerinden o dönemde yaşayan kadınların karşılaştıkları zorlukları, insanların yalnız kadınlara karşı davranışlarını ve yaptıkları baskıları çok başarılı bir şekilde aktardığını düşünüyorum. Okurken İffet'in hissettiklerini ben de hissettim ve sanki o olaylara bizzat şahit oldum.Ve İffet'i o kadar sevdim ve benimsedim ki ona veda etmek çok hüzünlü hissettirdi. Çift zaman üzerinden ilerleyen kitapları sevdiğimi sık sık dile getiriyorum. İffet Hanım kitabı da sevdiğim tarzda olduğundan ve yazarımızın anlatımının akıcılığı da eklenince severek okuduğum bir eser oldu. Sizde bu türde kitapları okumayı seviyorsanız şans verebilirsiniz. :)
Sevdalı Bulut - Nazım Hikmet Ran
Şiirleriyle tanıdığımız Nazım Hikmet'in masal kitabının olduğunu öğrenince okumak istedim. Kitabın içerisinde Cem Kızıltuğ'un resimleriyle birlikte 16 masal bulunuyor. Nazım Hikmet kitabın önsözünde ünlü Türk halkbilimcisi, halk edebiyatı ve folklor araştırmacısı Pertev Naili Boratav'ın araştırmaları sonucu derlediği masalları kendisine göre işlediğini belirtiyor. Bu durumu daha ilk masaldan fark ediyoruz. Masallar alışılagelmiş masallardan farklı, daha derinlikli bir anlatıma sahipti. Ders çıkarmaya yönelik mesaj içerikli yanı değişmese de küçüklerin anlamakta zorlanacağı daha çok büyüklere yönelik masallar olduğunu düşünüyorum. Çizimli ve kısa masallardan oluştuğu için çabuk okunan, keyifli bir kitaptı. Kitaba ismini veren Sevdalı Bulut masalı favorim oldu. Genel anlamda sevdiğimi söyleyebilirim fakat bir tercih yapmam gerekirse, Nazım Hikmet'in masallarındansa şiirlerini okumayı seçerim. :)
Lekeli Taç - Erin Watt
Royal serisinin novellası olan Lekeli Taç kitabında Royal'lerin en büyüğü Gideon ile sevgilisi Savannah'ın hikayesini okuyoruz. İkilinin tanışmasından itibaren yaşadıkları, ayrılık yaşamalarının arkasındaki sebebi öğreniyor ve Gideon'ın Savannah'ı geri kazanmak için yaptıklarına şahitlik ediyoruz.
İlk 3 kitapta Gideon ve Savannah'ı kısa kısa okuyup aralarında neler yaşadığını merak etmiştim. Yazarımız da bunu hissetmişcesine Gideon Royal için ayrı bir kitap yazmış. Royallerin entrika dolu hayatları ve yazarın anlatımındaki akıcılık sayesinde kolay okunan ve diğerlerine oranla kısa bir kitap olduğu için çabucak bitti. Genel anlamda diğer kitaplarıyla aynı şeyler hissettirse de "Koskoca Royaller" olarak lanse edilen ailenin büyük oğlu Gideon'ın böyle küçük bir şantaj ile tabiri caizse bir kadının kendisini parmağında oynatmasına izin vermesi bana biraz mantıksız geldi. Kız arkadaşına bu durumdan bahsetmeyerek kendini pislik gibi göstermesi de ayrı olaydı... Kısa sürede buna çözüm bulup meşhur "Royal gücü"nü kanıtlaması daha havalı olurdu bence. İkilinin hikayesini merak ediyorsanız şans verebilirsiniz ama ana seri 3 kitaptan oluştuğu için okumasanız pek bir şey kaybetmeyeceğinizi söyleyebilirim. :)
~~~~
Merhabalar!
Görüşmeyeli nasılsınız? Ekim ayının ilk haftası nasıl geçiyor? Ben hava değişimlerinden dolayı griple boğuşma modundayım. Bugün kendimi biraz iyi hissedince, severek yazdığım fakat bir süredir ara verdiğim aylık rapor yazılarıma dönüş yapayım istedim. Bu yazılar bana dijital günlük tutuyormuşum hissi veriyor. Sizlerle okuduklarım ve izlediklerim hakkında sohbet etmekte oldukça keyifli. :)
OKUDUKLARIM
1) Aşk Hipotezi / Ali Hazelwood
2) Kendimi Kaybettiğim Yerde Buldum / Veronique Maciejak
4) Sevdalı Bulut / Nazım Hikmet Ran
İZLEDİKLERİM
Friends
Friends dizisini bilmeyen yoktur. İzlemeye biraz ara vermiştim, Eylül ayında devam etmeye karar verdim. Son sezonunu da Ekim ayında izleyeceğim. :)
Spinning Out
Spinning Out dizisi hakkında bir yazı hazırlamıştım. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Julie and Julia
BCP Eylül teması için seçtiğim, Julie Powell ve Julia Child'in gerçek hayatından yola çıkarak çekilmiş film hakkında da detaylı bir yazı hazırlamıştım. Şuradan okuyabilirsiniz. :)
School of Chocolate (Dersimiz Çikolata)
Yemek yerken ya da bir şeyler yaparken açıp izlenecek bir şey ararken denk gelip severek izlediğim bir programdı. School of Chocolate için hazırladığım yazıyı okumak için tık tık. :)
Gilmore Girls severek izlediğim dizilerden birisi. Son zamanlarda aklıma gelmeye başlayınca özlediğimi fark ettim ve yıllar sonra çekilen mini dizisini izlemeye karar verdim. 4 bölümden oluşan bir dizi olduğu için hemen bitmesin diye yavaş yavaş izliyorum. Bitirince detaylı bir yazı gelir. :)
Get Organized with the Home Edit
Düzenleme videoları izlemeyi çok seviyorum. Canım sıkıldıkça Youtube'dan açıp açıp izlerim. Netflix'de bu programa denk gelince de izlemeden geçemedim elbette. :)
2 sezondan oluşan programın ilk sezonunu bitirdim. 2.sezonu da bitirince detaylı bir yazı yazabilirim isterseniz. :)
Dünyayla Benim Aramda (Disney+)
Son zamanlarda ülkemizde oldukça popüler olan platformlardan biri olan Disney+ da yayınlanmaya başlayan dizilerimizden Dünyayla Benim Aramda'yı ben de izliyorum. Çok beğendiğimi söyleyemem ama konu nasıl ilerleyecek acaba merakıyla devam ediyorum. Güncel olan dizinin yeni bölümleri çarşamba günleri yayınlanıyor ve yarın 5. bölümü gelecek. Şuanlık 8 bölüm yayınlanacağını biliyorum. Nasıl bitecek, devam sezonu olacak mı, izledikçe öğreneceğiz. :)
Hayaller ve Hayatlar
beIN Connect platformunda yayınlanan Hayaller ve Hayatlar dizisini kardeşimle birlikte izliyoruz. 5 kız arkadaşın yaşadıklarını konu alan dizi keyifli ilerliyor. Romantik-komedi ağırlıklı diziye cinayetin gizemli havası eklenince merakla izletiyor. Henüz yarısını izleyebildik ama bu şekilde devam ederse sevdiğim diziler arasında yerini alır gibi hissediyorum. Eğer seversem uzun uzun bahsederim zaten. :)
EYLÜL BLOG YAZILARIM
1) Erin Watt - Çarpık Saray Kitap Yorumu
2) Spinning Out
3) Leman Veli - Rota Kitap Yorumu
5) Meral Kır - Gerçek Sensin Kitap Yorumu
6) School of Chocolate ( Dersimiz Çikolata)
~~~~
Siz Eylül ayında neler yaptınız?
Okuduklarınızdan / izlediklerinizden favorileriniz nelerdi?
Listelerimizde ortak bir şeyler var mı acaba? :)
Merhabalar, mutlu pazarlar :)
Hızla geçen Eylül ayını geride bırakıp Ekim ayına başladık bile. Sonbahar ayları gelmiş olsa da yazı aratmayan hava sıcaklığını bulunca hafta sonu kız kıza küçük bir İstanbul gezisi yapalım dedik. Yorucu ve keyifli bir gezi oldu. Ben de hem gördüklerimi sizinle paylaşayım hem de anısı burada da kalsın istedim. :)
Gezintimize ilk olarak yolumuzun üzerinde bulunan İBB Sosyal Tesislerinde kahvaltı ile başladık. Hafta sonu olduğundan oldukça kalabalıktı. Yer bulmakta zorlandığımız için fotoğraf çekmeyi unutsam da deniz manzaralı güzel bir yerdi. Restaurant kısmında sıra beklemek istemediğimiz için hazır kahvaltı tabaklarından almayı tercih ettik. Tek kişilik kahvaltı tabağı ve 1 bardak çay 28 tl gibi uygun bir fiyata sahip.
Kahvaltımızı bitirdikten sonra yolumuza devam ettik, İstanbul'un trafiği malumunuz. :)
Ortaköy Camii'ni görmek ve meşhur kumpirinden tatmak için Ortaköy'e gittik. Erkenden yola çıkmanın avantajıyla öğle saatlerinde Ortaköy'e vardık. Sakin bir şekilde gezintimizi yaptık.
Hediyelik eşyaları inceledik. El yapımı takıların bulunduğu stantlara göz attık ve hatıra olarak burç bilekliklerinden birer tane aldık. Boğazın güzelliğini izledikten sonra Ortaköy Camii ile hatıra fotoğraflarımızı çekinmeyi de unutmadık elbette. :)
Kısa bir sürede gezintimiz bitince kahve molası için Bebek tarafına geçmeye karar verdik. Hem biraz serinlemek hem de dinlenmek için soğuk kahvelerimizi alıp Starbucks'ta biraz oturduk. Bebek sahilini görmeden dönmek olmazdı tabii :)
Sahilde canlı müziğe de denk gelmekte şahane oldu. Türkan Sabancı Parkında boğaza nazır bir banka oturup hem müzisyeni dinledik hem de şarkılara eşlik ettik. Çok keyifli bir ortamdı. :)
Oradan ayrılmak istemesek de müzisyen mola verince biz de kumpirlerimizi yemek üzere Ortaköy'e geri döndük. Ortaköy Camii'nin yanında birçok kumpirci bulunuyor. Bazıları müşteri çekmek adına eğlenceli bir şekilde sesleniyordu, bu durumda keyifli detaylardan birisiydi.
Biz tercihimizi Alaca Cafe'den yana kullandık. Büfe tarzında yapıldığı için tüm malzemeleri görebiliyorsunuz ve kumpire konulacak malzemeleri kendiniz seçebiliyorsunuz. Biz malzemelerin tamamını karışık şekilde yaptırdık ve kişi başı 75 tl ücret ödedik. Kumpirin boyutu büyük ve bol malzemeli olduğundan epey doyurucuydu. :)
Kumpirlerimiz bittikten sonra geri dönüş yolculuğuna başladık. Kullanacağımız otobüs çok kalabalık olduğundan tramvay kullanmaya karar verdik. Mesafe biraz fazla olsa da tramvay durağına doğru yürümeye başladık, kumpirden aldığımız kalorileri de ancak böyle yakabilirdik. :))
Yol boyunca birçok tarihi yapıyı gördük ve hayranlıkla izledik. Dolmabahçe Sarayı, Galatasaray Üniversitesi, Çırağan Sarayı bunlardan bazılarıydı. Bu güzellikleri unutmamak adına birkaç kare fotoğraf çekmiştim, onları da sizinle paylaşmak istedim. :)
Yolculuk kısmının yoruculuğunu bir kenara bırakırsak, sevdiklerimle birlikte geçirdiğim keyifli bir gündü. Henüz gitmediyseniz bu güzellikleri gidip görmenizi isterim. :)
Sizin en son gezinti yaptığınız yer neresiydi? 💖
8 profesyonel şef, ünlü çikolata ve pasta şefi Amaury Guichon'dan çikolata üzerine eğitim alıyor. Her bölümde pastacılık ve çikolata heykelciliği dersi alan şefler aldıkları dersleri uygulamaya dökerken aynı zamanda da birinci olup büyük ödülü kazanmak için birbirleriyle de yarışıyor.
Pasta ve çikolata şefi. Özellikle çikolatalar ile yaptığı tasarım ve heykellerle sosyal medyada da oldukça konuşuluyor. Ben de bu program sonrasında Instagram hesabını hayranlıkla takip ediyorum.
Eğitim alan ve büyük ödülü almak için yarışan 8 şefimiz;
Juan, Daniel, Cedric, Melissa, Thiago, Stephanie, Tyricia, Amanda (isimler arkadan öne doğru sıralanmıştır)
Benim gözlemlerimle en çok gelişme gösterenler ise Tyricia, Cedric ve Amanda'ydı. Başlangıçta oldukça zorlansalarda son oyunlardaki performansları oldukça başarılıydı.
Favori şefim ise Thiago oldu. Karakter olarak çok tatlı birisi. En iyi işi çıkarmak için kendini zorlayarak yeteneklerini göstermekte başarılı olamadığı anlar olsa da ben onu destekledim. :)
Programda sadece eğitim ve yarışma değil yarışmacı şeflerin hayatlarına dair ufak tefek paylaşımlarına da yer verilmesi hoş bir detaydı. Karşılaştıkları zorluklar, verdikleri kayıplar, fedakarlıkları vs. programın duygusal yönüydü bence.
Ve şeflerin birbiriyle olan diyalogları da keyifliydi. Sanki bu programda tanışmamışlar da yıllardır birlikte çalışıyorlarmış hissi uyandıran uyuma sahiplerdi.
Program boyunca o kadar harika pasta ve çikolata tasarımları yaptılar ki, "bu gerçekten çikolatan mı şimdi?" diye düşündüm sık sık. İnsan yemeğe kıyamaz bunları vs gibi birçok düşünce geçti aklımdan. Ve şefler gibi ben de birçok teknik öğrendim. Deneme imkanım olmadı elbette ama bu alanda çalışmak isteyenler veya hali hazırda çalışanlar için eğitici bir yanı da olduğunu düşünüyorum. 2. sezonu gelirse eğer kesinlikle izlemeye devam ederim. :)
Yarışma boyunca yapılan tasarımların her birini tek tek sizinle paylaşmak isterim aslında. Fakat hem programa haksızlık hem de izlemek isteyenler için can sıkıcı bir durum olabileceğini düşünerek kendimi tutuyorum ve sadece birkaç görsel ekleyeceğim. :))
"Mantığın bittiği yerde duygular devreye girerdi. Ve kalbinle seçtiğini kaybetmenin yükü çok daha ağır olurdu."
~~~~
Eylül ayının son haftasının ilk gününden herkese merhabalar. Eylül ne de çabuk geçti değil mi? Umarım Ekim ayı hepimiz için güzelliklerle gelir. :)
Geçen ay okuyup yorumlamaya fırsat bulamadığım Gerçek Sensin kitabıyla geldim bugün.
GERÇEK SENSİN KONUSU
MİT Başkanı Sinan Öztürk'e araştırıp çözüme ulaştırması için sırlarla dolu, çok gizli bir dosya verilir. Dosyayı teslim aldığı gece saldırıya uğraması ve dosyanın çalınması bu işin engellerle dolu, zorlu bir iş olacağının ilk kanıtıdır. Başlangıçta alışılagelmiş kayıp arama dosyası gibi görünse de, sırlarla, yalanlar ve oyunlarla dolu ve aynı zamanda Sinan'ın sevdiklerine kadar uzanan, onların hayatlarını tehlikeye atabilecek bir boyuta ulaşır.
Sinan'a yardımcı olması için önceden bu dosya üzerinde çalışmış, eski asker ve istihbarat üyesi Elif Güven gönderilir. Elif, bu projeye hayatını adayan ve aradıkları kişiyi bulmak için her şeyi yapmaya göze almış genç bir kadın. Bu uğurda hayranı olduğu Sinan Öztürk'ü kullanacak kadar gözünü karartmış. Fakat aklı ile kalbi arasında sıkışıp kalır. Bir seçim yapıp ya aşkı doya doya yaşayacak ya da amacı uğruna aşkını kalbine gömecek.
Otuz yıl öncesine ait masum bir aşk, tek bir yalanla büyüyerek herkesin geçmişini karanlıkla sarmıştı. Sırlar açığa çıkarken giderek daha da ağırlaşan geçmişin yükünü kaldırabilecekler miydi?(Tanıtım bülteninden alıntı)
~~~~
"Ayıldığını anlamamış gibi davranmaktan sıkıldım," diyen Sinan sözlerinin doğruluğunu kanıtlarcasına of çekti. "Üstelik sana söylemiştim' ile başlayan cümlelerim için sabırsızlanıyorum."
"Bu zevki sana tattırmayacağım."
"Bak şimdi, bunu nasıl yapacağını merak ettim." Tek seferde gözlerini açan Elif "Uyumaya devam edeceğim." deyip yeniden gözlerini kapadı.
"Haklısın, uyumak da gerçeklikten kaçış ve bayılmanın başka bir türü."
"Cehenneme git!"
"Sensiz hiçbir yere gitmiyorum."
"Tek ihtiyacım olan şey, bir bidon benzin. Bunu sağlar mısın?"
"Konuşmak için rüşvet mi talep ediyorsun?"
Bir kere daha gözlerini açan Elif, "Evet!" dedi. "Ateş başında sohbet etmeye bayılırım, sen köşede güzelce yanarken ben de küllerinin söndüğünden emin olana kadar konuşabilirim."
~~~~
Meral Kır, ilk kitabından beri takipte olduğum ve kitaplarını severek okuduğum bir yazar. İlk olarak Sancaktarlar serisi ile başlayan yolculuğumuz Öztürk kardeşlerin hikayelerini konu alan Miras serisi ile devam ediyor. Sana Aşk Getirdim kitabında Esmer Öztürk ile, Hedef Sensin kitabında Güçer Öztürk ile tanışmıştık. Gerçek Sensin'de de ağabeyleri Sinan Öztürk ile tanıştık. Kardeşleri ile arası açık olsa da onlara verdiği değeri bu kitapta fark ediyoruz.
MİT Başkanı olmanın getirisiyle oldukça otoriter ve özgüvenli bir karakter Sinan. Zekasıyla ve karizmasıyla bu özgüvenin boşuna olmadığını da farkına vardım. Yakaladığı ufak detaylar ile sırlarla dolu bu olayı güzel bir şekilde çözüme ulaştırdı.
Elif, mesleğini yansıtan derecede güçlü ve özgüvenli bir karakter fakat başlangıçta kendisine pek ısınamadım. Sinan gibi bende sakladığı sırlardan dolayı, işin aslını öğrenene kadar mesafeli durdum açıkçası.
İki farklı dönemin eş zamanlı olarak anlatıldığı kitapları sevdiğimi sık sık söylüyorum sizlere. Gerçek Sensin kitabı da bu şekilde ilerliyordu. Bu detayı fark ettiğimde kitap benden +1 olarak beğeni puanı almış oldu. :)
Bir bölümde Sinan ve Elif'in olaylı dosya üzerinde çalışmasını okurken diğer bölümde 30 yıl öncesine gidip Mina ve Joseph arasındaki masum aşka yalanlar karışmasıyla onlarca kişinin hayatını karartacak raddeye nasıl geldiğini okuyoruz. İki dönemde geçen olaylar nasıl ilerleyecek, birbiriyle olan bağlantıları ne şekilde olacak, 20 yıl önce yurt dışına evlatlık olarak gönderilen ve yeni ailesi ile güzel bir hayat sürerken bir anda ortadan kaybolan genç kadını bulabilecek mi gibi sorular eşliğinde, merakla ve heyecanla okuduğum bir kitaptı. Fakat polisiye kısmında biraz daha ters köşe beklerdim. Şaşırtan noktalar oldu ama çoğunlukla tahmin ettiğim şekilde ilerledi. Romantik kısımlar ise dozunda ve olması gerektiği gibiydi bence. Sinan gibi bir karaktere de böylesi yakışırdı. Mina ve Joseph'i de unutmamak gerek. Onların hikayesi çok daha etkileyici ve kalp kıran türdendi. Kitabın kilit noktalarından biri olduğu için detaylı bahsedemedim ama beni çok etkiledi gerçekten.
Genel olarak severek okuduğum Gerçek Sensin kitabını bu türü sevenlere ve Meral Kır'ın kitaplarını okumak isteyenlere tavsiye ederim.
Dipnot: Seriler birbirinin devamı niteliğinde olmadığı için sıralamasına uyarak okumanıza gerek yok. Sadece diğer karakterlerin yaşadıklarıyla ilgili ufak ipuçlarıyla karşılaşma ihtimaliniz olabilir. :)
~~~~
Copyright © 2014 Mor Düşler Kitaplığı Blogger Templates | Crafted by VeeThemes.com