Merhabalar!
Bugün Gratis indiriminden aldıklarımla geldiim. 😊
Mutlu pazarlaarr!
Bugün size Andreas Ivanov ve Yasemin Ünsal'ın Türkiye'den Rusya'ya uzanan Uluslararası Bir Aşk Hikayesi ile geldim. :)
Andreas Ivanov, çapkınlığıyla neredeyse tüm dünyaya ün salmış, genç ve başarılı bir Rus iş adamı. Her günü başka bir güzelle geçiren ve işini pek de önemsemeyen Ivanov, babasının iş için gelen konuklarla ilgilenmesini istediğinde güzeller güzeli ve bir o kadar dikbaşlı kızımız Yasemin Ünsal ile tanışınca bambaşka bir adam oluverir. Tabii inatçı ve hırslı Yasemin'i elde etmek öyle kolay değildir. Ivanov tüm yeteneklerini ortaya dökerken, Yasemin de buzlar kraliçesi halinden taviz vermemekte kararlıdır. Sizce bu hikayenin kazananı Yasemin mi yoksa Andreas mı olacak?
"Sevmek güzel birine aşık olmak değil, o kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır."
Hikayeyi Andreas Ivanov'dan dinliyoruz. Kitabın başında aşırı kendini beğenmiş ve kadınları umursamayan hallerini okumanın beni sinir ettiğini itiraf ediyorum. Sen nasıl bir insansın böyle derken Yasemin çıkageldi ve Ivanov'a dersini bir güzel verdi. :D
Yasemin'in güçlü duruşundan etkilensem de favori karakterim kesinlikle Zeynep. O olmasa Andreas'ın sürünen hallerini keyifle okurdum ama romantik tarafım, ikisinin mutlu olması yaptıklarını takdir ediyor. ^^
Uluslararası Bir Aşk Hikayesi, Mehtap Fırat'ın kalemi ile tanışma kitabım oldu. Ve çok da güzel oldu. Kadın bir yazarın, erkek karakter ağzından anlatımı bu kadar başarılı anlatmasını takdir ettim. Erkek karakteri öyle güzel yansıtmıştı ki yukarıda belirttiğim gibi okurken sinir krizlerine girdim. :D
Ayrıca Rusya'da bulunan tarihi yapıları ve diğer yerleri öyle güzel betimleyerek anlatılmıştı ki, içimde oralara gidip bu güzellikleri görme isteği oluştu.
Ve bence kitabın en etkileyici yanlarından birisi farklı din, dil ve ırktan kişilerin birbirine aşık olmasını ve bu durumla verdikleri savaşın ele alınması.
Mutlu akşamlar 🙋🏻
Sizlere çok tatlı bir kitabın yorumunu getirdim. ❤️
~~
Albay Algor, Havtor gezegeninde yıllar boyunca dünyaya gidip görevini yerine eğitim almış ve bunun hayaliyle yaşamış. Hiç beklemediği anda sürpriz bir şekilde hayali gerçek olur ve insanını bulmak için dünyaya gönderilir. Kendini küçük kahverengi bir köpek bedeninde Şişli Cami'nin avlusunda bulan Algor'un zorlu macerası başlamıştır. İnsanı hakkında birkaç küçük ipucu dışında hiçbir şey bilmezken ve yabancısı olduğu İstanbul'da onun için birçok tehlike bulunurken görevini başarıyla yerine getirebilecek mi dersiniz?
"Kendimi ne zamandır şımartmadığımı fark etmiştim. Oysa her gün sevdiğiniz bir şeyi sırf seviyorsunuz diye yapmalısınız. Faydalı olması gerekmez, neşe ve mutluluk salgılamanıza yardımcı olsun yeter."
Bobby Brown'un Olağan ve Üstü Öyküsü, arka kapağını okuduğum ilk andan itibaren beni kendine çeken bir kitap oldu. Bir köpeğin bakış açısından olaylara bakmak ve insanları değerlendirecek olmak oldukça heyecan verici geldi. Hal böyle olunca hemen okumaya başladım. Albay Algor'un(nam-ı diğer Bobby Brown) Havtor gezegeninden dünyamıza, İstanbul'a gönderilmesiyle başlayan hikayede neler olabileceğini biraz tahmin ettim doğrusu. Üzülerek söylüyorum ama ülkemizde hayvanlara karşı yapılan onca kötülüğü görüp duydukça tahmin etmemek elde mi? Albay Algor'un da böyle kötü insanlarla karşılaşması ve yaşadığı zorlukları okurken yüreğim parçalandı. "İnsanlar nasıl bu kadar cani olabilir?" sorusu bir kez daha kafamda dönmeye başladı.
Albay Algor, çok güçlü bir karakterdi. Yaşadıklarından yaptığı çıkarımlar, insanını bulmak için verdiği mücadele beni çok etkiledi. Öyle ki kitabı okurken yeniden dönüp baktığımda bu kısımları hatırlayabilmek için birçok yerin altını çizdim.
"Aşkın beni başkalaştırdığı belliydi. Sadece aydınlık yanımı parlatmıyor, karanlığımı da büsbütün koyulaştırabiliyordu."
Bobby Brown'un Olağan ve Üstü Hikayesi, hem farklı bir kurguya sahip oluşu hem de yazarımızın akıcı anlatımı birleşince tüm yoğunluğuma rağmen bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir kitap oldu. Şimdiden Bobby Brown ile hasret gidermek için ara sıra tekrar açıp okumayı düşünüyorum. Bu tatlı Havtorlu ile sizlerin de tanışmasını çok isterim. :)
"Kendi aşkının içinde yanmalısın Algor ve bunu yaparken de onun seni sevmesinin ya da sevmemesinin bir önemi olmamalı."
Tür: Tarih, Komedi
Süresi: 121 Dakika
Yapım Yılı: 2015 - 2016
Ülke: Güney Kore - Dili: Korece
Oyuncular: Yoo Seung-Ho, EXO Xiumin, Ko Chang-Seok, Ra Mi Ran, Cho Jae-Hyun, Seo Ye-Ji, Jun Suk-Ho, Yeon Woo-Jin
Mini minicik bir spoi olacak ama Seung Ho'nun şu hali aklıma geldikçe gülmekten kendimi alamıyorum. :D
Selamlar blog dostlarım!
1 aylık bir aradan sonra geldim. Görüşmeyeli nasılsınız? Ben buralarda yokken neler yaptınız? Biraz sohbet edip arayı kapatmayı isterim. :)
Buralarda yokken okuduklarımı ve izlediklerimi sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Bunlardan ilki ile başlıyorum. :)
~~~~
"Sevdiğiniz bir insanı kaybetmeye hiçbir zaman hazır olamıyorsunuz. Her ölüm biraz gizemli ve açıklanamaz oluyor ve her zaman hazırlıksız yakalanıyorsunuz. O yüzden yapabileceğiniz en iyi şey, elinizde kalanlarla idare etmeyi öğrenmek."
~~~~
Kitabın adından da tahmin edeceğiniz üzere, bir yas sürecini konu alıyor. Elvis'in uyurgezer olan annesi bir akşam yaşadığı kaza sonucunda hayatını kaybediyor. Bu olay sonrasında ailesinin yaşadığı yas sürecini Elvis'ten dinliyoruz. Elvis henüz 10 yaşında olsa da yaşının çok üzerinde zekaya ve olgunluğa sahip bir kız. Bilimsel gerçeklerle arası iyi olan kızımız, her yasın 18 ay sürdüğünü öğrenir ve kendisine bir yas çizelgesi oluşturur. Bu sayede annesinin yasını tutabilecektir. Fakat annesinin kaybından sonra tuhaf bir ruh haline giren babası ve uyurgezer olan ablası Lizzie ile ilgilenme sorumluluğunu üstlenir. Diğer yandan da annesinin ölümündeki tuhaflığına yanıt ararken, yetişkinlere taş çıkartacak bilgeliğiyle kendine hayran bırakıyor.
~~~~
"Köpekler hayata dair çok temel bazı şeyleri çoktan çözmüşler: Bir şeyleri kafaya takıp hayatlarını zehir etmiyorlar. Kalpleri her zaman daha fazla sevmeye açık."
~~~~
Yan Pasaj, yayın hayatına başladıklarından itibaren her kitabını büyük bir merak ve heyecanla beklediğim ve severek okuduğum bir yayınevi. Her Yas On Sekiz Ay Sürer kitabı hakkında konuşurken, büyülü gerçeklik akımıyla yazıldığından bahsettiklerinde daha bir meraklandım. Bu akımla yazılmış kitapları duyuyorum ama bu zamana kadar okuma fırsatım olmamıştı. Annie Hartnett'in bu kitabı ile türle tanışma fırsatım oldu. Türe yabancı olduğum için kitaba başlamadan önce çekincelerim vardı ama ilk sayfalardan bu hislerimin yersiz olduğunu, keyifli bir yolculuğun beni beklediğini anladım. Öyle ki normal şartlarda karakter ağzından anlatıma sahip kitaplarda biraz sıkılırım ama bu kitapta olayları Elvis'in bakış açısıyla okumak çok hoşuma gitti. Bazı kısımlarda olayın akışından başka konulara geçiş olsa da bu durum beni hiç rahatsız etmedi. Buna dayanarak akıcı bir anlatıma sahip olduğunu söyleyebilirim.^^
Elvis ise, olağanüstü bir çocuktu gerçekten. Bilgeliğine ve olgunluğuna hayran kaldım. Yaşadığı bu zor süreçte olaylara bakış açısı ve yaklaşımları bana da farklı bir bakış açısı kazandırdı. Sizin de Elvis ile tanışmanızı çok isterim. ♥
~~~~
KİTABIN KÜNYESİ
~~~~~
Yan Pasaj Yayınevinden Okuduğum Diğer Kitapların Yorumları:
Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın - Virginie Grimaldi
İkinci Hayatın Tek Bir Hayatın Olduğunu Anladığında Başlar
Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü - Maud Ankaoua
Saç Örgüsü - Laetitia Colombani
Mutluluğun Parfümü Yağmur Altında Daha Güzel Kokar