Tür: Romantik, Komedi
Yayıncı: Netflix
Sezon Sayısı: 2
Bölüm Sayısı: 12 (2 sezon toplam)
Bölüm Süresi: Ortalama 30 dk
Oyuncular: Claudia Gusmano, Michele Rosiello,Lorenzo Adorni, Lucrezia Bertini, Alberto Paradossi, Alberto Boubakar Malanchino, Euridice Axen, Esther Elisha, Emanuela Grimalda

KIRIK KALPLER İÇİN ASTROLOJİ REHBERİ KONUSU
Aşktan yana yüzü gülmeyen Alice, işinde de sorunlar ortaya çıkınca kendini çıkmazda hisseder. Depresif bir anında karşısına çıkan yakışıklı astroloji gurusu Tio ile arkadaş olur. Tio'nun destekleri ile ruh eşini bulabilmek için yıldızları okumaya ve onlardan medet ummaya başlar. Alice'in hayatına dahil olan kişiler ile her bölümde farklı bir burcu konu alan keyifli bir dizi.

KARAKTERLER
Alice Bassi, eski sevgilisi Carlo ile ayrılmalarının üzerinden uzun süre geçse de bu durumu atlatamamış genç bir kadın. Çalıştığı televizyon şirketi iflasın eşiğine gelince kendini iyice köşeye sıkışmış hisseder. Tio ile tanıştıktan sonra duygusal hayatına yeniden yön vermeye karar verir. İşini kaybetmemek için tv şirketini incelemek ve iflastan kurtarmak için gelen Davide Sardi'ye kanıtlaması gerekmektedir.
Alice, çevresinin etkisinde kalıp kendisini geri plana atan ve bu yüzden başarabileceklerinin farkında olmayan bir karakter bence. Tio ve Davide hayatına dahil olduktan sonra kendisini buluşunu izliyoruz aslında. :)

Davide Sardi, tv kanalını kurtarmak için gelen gizemli ve karizmatik genç adam. Alice ile tanışmaları biraz garip olsa da aralarındaki çekim ilk andan kendini hissettiriyor. İkilinin arasında bir şeyler olacak mı, Davide'nin gizemli hallerinin altından sürprizler çıkacak mı soruları eşliğinde izleniyor. :)


Vee benim açık ara favori karakterim Tio Falcetti. Astroloji uzmanı olan Tio, Terazi burcu olan Alice'e hayatı ile ilgili tüyolar vererek aşk hayatı için yardımcı olur. 
Astroloji ile çok ilgili olmasam da Tio'dan sonra benimde böyle bir arkadaşım olsa keşke dedim. Çok eğlenceli ve tatlı bir karakter. :)



BENİM DÜŞÜNCELERİM;
Diziye kardeşim ile kahvaltılarımıza eşlik edecek bir şeyler ararken denk gelip izlemeye başladık. Bölümler yarım saat olduğundan çabucak izleyip bitiririz diye düşünmüştük öyle de oldu. Tio burçlar hakkında(özellikle kendi burçlarımız için) neler diyecek, Alice'in hayatı düzene girecek mi ve en önemlisi Davide Sardi'nin burcu ne? :)) vb soruları eşliğinde izledik. 
Alice'in Tio'dan aldığı taktikler ve Davide'den gelen destekler ile hayatını düzenlemesi ve karakterinin gelişimini izlemek benim için keyifli ve de ilham vericiydi. Paola ve Tio ile olan dostluğuna da çok imrendim. İnsanın her anında yanında olan dostlarının olması çok güzel bir şey gerçekten. Kırık Kalpler İçin Astroloji Rehberi, bazı eksikleri olsa da genel anlamda severek ve keyif alarak izlediğim bir dizi oldu. Hatta karakterleri o kadar benimsemişim ki dizi bitince arkadaşlarımdan ayrılmış gibi  hissettim. :)
Boş vaktinizde kafa dağıtmak için ya da bizim gibi bir şeyler yaparken size eşlik edecek mini dizi arıyorsanız şans verilebilirsiniz. :)

***

Dipnot bilgi; dizi Silvia Zucca'nın aynı isimli kitabından uyarlanmış. Diziyi sevince kitabı daha çok seveceğimi düşünerek okuma listeme aldım. Belki ilginizi çeker diye sizinle de paylaşmak istedim. :)


 

Yepyeni bir haftadan herkese merhabalar! :)

Hepimiz için güzelliklerle dolu, keyifli bir hafta olur umarım. Bugün blogger arkadaşlarım ile yaklaşık 2 senedir yaptığımız etkinliğimiz BCP'nin Eylül ayı raporunu ve Ekim ayı temamızı paylaşacağım. Etkinliğimiz için yılın başında her ay için bir tema belirledik. Bu temalara uygun kitap, dizi-film seçip okuyor / izliyoruz. Her ayın sonunda yorumlarımızı yayınlayarak hem kültürel anlamda birbirimize yenilikler katıyor hem de bloglarımızı ziyaret ederek trafiğimizi ve aktifliğimizi arttırmak adına destek oluyoruz. Etkinlik hakkında detaylı bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz. :)



Eylül ayının teması; Yemek'ti. Bu tema için yayınlanan yazılarımız;


Mor Düşler Kitaplığı; Julie and Julia ve Dersimiz Çikolata (School of Chocolate)

Bez Cadıları; Wok of Love

Fighting Blog; Aşk ve Dondurma

Vulnicure; The Bear

Kavanozdaki Beyin; Burnt

Sade ve Derin (Deeptone); Toscana ve Benim Adım Aşk

Okurix; Sebzeli Yumurta ve Gimbap




BCP Ekim ayı temamız ise Zombi ve Gotik. Malum Halloween da yaklaşırken bu ay için çok uygun bir tema seçildi bence. :)

Kimler neler okuyacak ve izleyecek çok merak ediyorum. Ben henüz seçim yapamadım, tavsiyeleriniz varsa yorumda benimle paylaşın lütfen. ♥







Merhabalar.
Haftanın son gününde nasılsınız? Keyifler yerindedir umarım. Ben gribi atlattım, iyiyim çok şükür. :)
Okuduklarım epey birikince her birine tek tek yazı yazmak uzun süreceği ve sizi hep aynı tarz yazılarla sıkmak istemediğim için, daha öncede yaptığım gibi Son Zamanlarda Okuduklarım başlığında kısa kısa bahsetmek istedim. Umarım keyif alırsınız. :)

İffet Hanım - Gökçe Şingin

1900'lü yılların başında doğan İffet, anne ve babasını küçük yaşta kaybettiği için tek dayanağı olan ağabeyinin yanında büyür. O dönemde kızların okula gitmesi hoş görülmese de ağabeyinin desteği ile eğitim alır ve doğum hekimi olarak üniversiteden mezun olur. Eğitiminin hakkını vererek görev yapmak isteyen İffet, ağabeyinin isteği ile kendinden yaşça büyük bir adamla evlendilir. Bu evlilik sayesinde küçük bir Ege kasabasında hekimliğe başlayan genç kadın, iki kızıyla sessiz sakin hayatına devam ederken çalıştığı hastaneki bir hekime aşık olunca hayatı değişir. Aşkı ilk kez tadan İffet'i zorlu günler beklese de güçlü duruşundan taviz vermeyerek tüm zorluklara göğüs gererek hayatına devam etmek için elinden geleni yapar.

80'li yıllarda hayatının son günlerini yaşayan İffet hanımın geçmişte ve o yıllarda yaşadıklarını, ikili zaman geçişleri şeklinde okuyoruz. Osmanlı'nın son dönemlerini, Cumhuriyet'in ilk yıllarını, o dönemde yaşanan zorlukları, siyasi çatışmaları ve daha birçok durumu içeren bir eserdi.  Yazarımız Gökçe Şingin'in İffet karakteri üzerinden o dönemde yaşayan kadınların karşılaştıkları zorlukları, insanların yalnız kadınlara karşı davranışlarını ve yaptıkları baskıları çok başarılı bir şekilde aktardığını düşünüyorum. Okurken İffet'in hissettiklerini ben de hissettim ve sanki o olaylara bizzat şahit oldum.Ve İffet'i o kadar sevdim ve benimsedim ki  ona veda etmek çok hüzünlü hissettirdi. Çift zaman üzerinden ilerleyen kitapları sevdiğimi sık sık dile getiriyorum. İffet Hanım kitabı da sevdiğim tarzda olduğundan ve yazarımızın anlatımının akıcılığı da eklenince severek okuduğum bir eser oldu. Sizde bu türde kitapları okumayı seviyorsanız şans verebilirsiniz. :)



Sevdalı Bulut - Nazım Hikmet Ran

Şiirleriyle tanıdığımız Nazım Hikmet'in masal kitabının olduğunu öğrenince okumak istedim. Kitabın içerisinde Cem Kızıltuğ'un resimleriyle birlikte 16 masal bulunuyor. Nazım Hikmet kitabın önsözünde ünlü Türk halkbilimcisi, halk edebiyatı ve folklor araştırmacısı Pertev Naili Boratav'ın araştırmaları sonucu derlediği masalları kendisine göre işlediğini belirtiyor. Bu durumu daha ilk masaldan fark ediyoruz. Masallar alışılagelmiş masallardan farklı, daha derinlikli bir anlatıma sahipti. Ders çıkarmaya yönelik mesaj içerikli yanı değişmese de küçüklerin anlamakta zorlanacağı daha çok büyüklere yönelik masallar olduğunu düşünüyorum. Çizimli ve kısa masallardan oluştuğu için çabuk okunan, keyifli bir kitaptı. Kitaba ismini veren Sevdalı Bulut masalı favorim oldu. Genel anlamda sevdiğimi söyleyebilirim fakat bir tercih yapmam gerekirse, Nazım Hikmet'in masallarındansa şiirlerini okumayı seçerim. :)

 


Lekeli Taç - Erin Watt

Royal serisinin novellası olan Lekeli Taç kitabında Royal'lerin en büyüğü Gideon ile sevgilisi Savannah'ın hikayesini okuyoruz. İkilinin tanışmasından itibaren yaşadıkları, ayrılık yaşamalarının arkasındaki sebebi öğreniyor ve Gideon'ın Savannah'ı geri kazanmak için yaptıklarına şahitlik ediyoruz.

İlk 3 kitapta Gideon ve Savannah'ı kısa kısa okuyup aralarında neler yaşadığını merak etmiştim. Yazarımız da bunu hissetmişcesine Gideon Royal için ayrı bir kitap yazmış. Royallerin entrika dolu hayatları ve yazarın anlatımındaki akıcılık sayesinde kolay okunan ve diğerlerine oranla kısa bir kitap olduğu için çabucak bitti. Genel anlamda diğer kitaplarıyla aynı şeyler hissettirse de "Koskoca Royaller" olarak lanse edilen ailenin büyük oğlu Gideon'ın böyle küçük bir şantaj ile tabiri caizse bir kadının kendisini parmağında oynatmasına izin vermesi bana biraz mantıksız geldi. Kız arkadaşına bu durumdan bahsetmeyerek kendini pislik gibi  göstermesi de ayrı olaydı... Kısa sürede buna çözüm bulup meşhur "Royal gücü"nü kanıtlaması daha havalı olurdu bence. İkilinin hikayesini merak ediyorsanız şans verebilirsiniz ama ana seri 3 kitaptan oluştuğu için okumasanız pek bir şey kaybetmeyeceğinizi söyleyebilirim. :)


~~~~

Son Zamanlarda Okuduğum Kitaplar - 1

 


Merhabalar!

Görüşmeyeli nasılsınız? Ekim ayının ilk haftası nasıl geçiyor? Ben hava değişimlerinden dolayı griple boğuşma modundayım. Bugün kendimi biraz iyi hissedince, severek yazdığım fakat bir süredir ara verdiğim aylık rapor yazılarıma dönüş yapayım istedim. Bu yazılar bana dijital günlük tutuyormuşum hissi veriyor. Sizlerle okuduklarım ve izlediklerim hakkında sohbet etmekte oldukça keyifli. :)


OKUDUKLARIM

1) Aşk Hipotezi / Ali Hazelwood

2) Kendimi Kaybettiğim Yerde Buldum / Veronique Maciejak

3) İffet Hanım / Gökçe Şingin

4) Sevdalı Bulut / Nazım Hikmet Ran


İZLEDİKLERİM

Friends

Friends dizisini bilmeyen yoktur. İzlemeye biraz ara vermiştim, Eylül ayında devam etmeye karar verdim. Son sezonunu da Ekim ayında izleyeceğim. :)


Spinning Out

Spinning Out dizisi hakkında bir yazı hazırlamıştım. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.


Julie and Julia

BCP Eylül teması için seçtiğim, Julie Powell ve Julia Child'in gerçek hayatından yola çıkarak çekilmiş film hakkında da detaylı bir yazı hazırlamıştım. Şuradan okuyabilirsiniz. :)


Ölü Ozanlar Derneği
Kült filmlerden biri sayılan Ölü Ozanlar Derneği'ni izlememiştim. Arkadaşımla ortak okuduğumuz Kendimi Kaybettiğim Yerde Buldum kitabında bahsi geçince birlikte okumaya karar verdik ve böylelikle izlemiş oldum. Fazla beklentiyle izlediğim için sanırım, film bana biraz durağan geldi. Ama kötü bir film diyemem elbette. Vermek istediği mesaj güzeldi.

School of Chocolate (Dersimiz Çikolata)

Yemek yerken ya da bir şeyler yaparken açıp izlenecek bir şey ararken denk gelip severek izlediğim bir programdı. School of Chocolate için hazırladığım yazıyı okumak için tık tık. :)



Gilmore Girls : A Year in the Life

Gilmore Girls severek izlediğim dizilerden birisi. Son zamanlarda aklıma gelmeye başlayınca özlediğimi fark ettim ve yıllar sonra çekilen mini dizisini izlemeye karar verdim. 4 bölümden oluşan bir dizi olduğu için hemen bitmesin diye yavaş yavaş izliyorum. Bitirince detaylı bir yazı gelir. :)


Get Organized with the Home Edit

Düzenleme videoları izlemeyi çok seviyorum. Canım sıkıldıkça Youtube'dan açıp açıp izlerim. Netflix'de bu programa denk gelince de izlemeden geçemedim elbette. :)

2 sezondan oluşan programın ilk sezonunu bitirdim. 2.sezonu da bitirince detaylı bir yazı yazabilirim isterseniz. :)


Dünyayla Benim Aramda (Disney+)

Son zamanlarda ülkemizde oldukça popüler olan platformlardan biri olan Disney+ da yayınlanmaya başlayan dizilerimizden Dünyayla Benim Aramda'yı ben de izliyorum. Çok beğendiğimi söyleyemem ama konu nasıl ilerleyecek acaba merakıyla devam ediyorum. Güncel olan dizinin yeni bölümleri çarşamba günleri yayınlanıyor ve yarın 5. bölümü gelecek. Şuanlık 8 bölüm yayınlanacağını biliyorum. Nasıl bitecek, devam sezonu olacak mı, izledikçe öğreneceğiz. :) 


Hayaller ve Hayatlar

beIN Connect platformunda yayınlanan Hayaller ve Hayatlar dizisini kardeşimle birlikte izliyoruz. 5 kız arkadaşın yaşadıklarını konu alan dizi keyifli ilerliyor. Romantik-komedi ağırlıklı diziye cinayetin gizemli havası eklenince merakla izletiyor. Henüz yarısını izleyebildik ama bu şekilde devam ederse sevdiğim diziler arasında yerini alır gibi hissediyorum. Eğer seversem uzun uzun bahsederim zaten. :)


EYLÜL BLOG YAZILARIM

1) Erin Watt - Çarpık Saray Kitap Yorumu

2) Spinning Out

3) Leman Veli - Rota Kitap Yorumu

4) Julie and Julia 

5) Meral Kır - Gerçek Sensin Kitap Yorumu

6) School of Chocolate ( Dersimiz Çikolata)


~~~~

Siz Eylül ayında neler yaptınız? 

Okuduklarınızdan / izlediklerinizden favorileriniz nelerdi?

Listelerimizde ortak bir şeyler var mı acaba? :)


 Merhabalar, mutlu pazarlar :)

Hızla geçen Eylül ayını geride bırakıp Ekim ayına başladık bile. Sonbahar ayları gelmiş olsa da yazı aratmayan hava sıcaklığını bulunca hafta sonu kız kıza küçük bir İstanbul gezisi yapalım dedik. Yorucu ve keyifli bir gezi oldu. Ben de hem gördüklerimi sizinle paylaşayım hem de anısı burada da kalsın istedim. :)


Gezintimize ilk olarak yolumuzun üzerinde bulunan İBB Sosyal Tesislerinde kahvaltı ile başladık. Hafta sonu olduğundan oldukça kalabalıktı. Yer bulmakta zorlandığımız için fotoğraf çekmeyi unutsam da deniz manzaralı güzel bir yerdi. Restaurant kısmında sıra beklemek istemediğimiz için hazır kahvaltı tabaklarından almayı tercih ettik. Tek kişilik kahvaltı tabağı ve 1 bardak çay 28 tl gibi uygun bir fiyata sahip. 

Kahvaltımızı bitirdikten sonra yolumuza devam ettik, İstanbul'un trafiği malumunuz. :)



Ortaköy Camii'ni görmek ve meşhur kumpirinden tatmak için Ortaköy'e gittik. Erkenden yola çıkmanın avantajıyla öğle saatlerinde Ortaköy'e vardık. Sakin bir şekilde gezintimizi yaptık. 



Hediyelik eşyaları inceledik. El yapımı takıların bulunduğu stantlara göz attık ve hatıra olarak burç bilekliklerinden birer tane aldık. Boğazın güzelliğini izledikten sonra Ortaköy Camii ile hatıra fotoğraflarımızı çekinmeyi de unutmadık elbette. :)



Kısa bir sürede gezintimiz bitince kahve molası için Bebek tarafına geçmeye karar verdik. Hem biraz serinlemek hem de dinlenmek için soğuk kahvelerimizi alıp Starbucks'ta biraz oturduk. Bebek sahilini görmeden dönmek olmazdı tabii :)

Sahilde canlı müziğe de denk gelmekte şahane oldu. Türkan Sabancı Parkında boğaza nazır bir banka oturup hem müzisyeni dinledik hem de şarkılara eşlik ettik. Çok keyifli bir ortamdı. :)

Oradan ayrılmak istemesek de müzisyen mola verince biz de kumpirlerimizi yemek üzere Ortaköy'e geri döndük. Ortaköy Camii'nin yanında birçok kumpirci bulunuyor. Bazıları müşteri çekmek adına eğlenceli bir şekilde sesleniyordu, bu durumda keyifli detaylardan birisiydi. 



Biz tercihimizi Alaca Cafe'den yana kullandık. Büfe tarzında yapıldığı için tüm malzemeleri görebiliyorsunuz ve kumpire  konulacak malzemeleri kendiniz seçebiliyorsunuz. Biz malzemelerin tamamını karışık şekilde yaptırdık ve kişi başı 75 tl ücret ödedik. Kumpirin boyutu büyük ve bol malzemeli olduğundan epey doyurucuydu. :)



Kumpirlerimiz bittikten sonra geri dönüş yolculuğuna başladık. Kullanacağımız otobüs çok kalabalık olduğundan tramvay kullanmaya karar verdik. Mesafe biraz fazla olsa da tramvay durağına doğru yürümeye başladık, kumpirden aldığımız kalorileri de ancak böyle yakabilirdik. :))



Yol boyunca birçok tarihi yapıyı gördük ve hayranlıkla izledik. Dolmabahçe Sarayı, Galatasaray Üniversitesi, Çırağan Sarayı bunlardan bazılarıydı. Bu güzellikleri unutmamak adına birkaç kare fotoğraf çekmiştim, onları da sizinle paylaşmak istedim. :)




Yolculuk kısmının yoruculuğunu bir kenara bırakırsak, sevdiklerimle birlikte geçirdiğim keyifli bir gündü. Henüz gitmediyseniz bu güzellikleri gidip görmenizi isterim. :)

Sizin en son gezinti yaptığınız yer neresiydi? 💖

 

Adı: School of Chocolate
Sezon Sayısı: 1
Bölüm Sayısı: 8
Bölüm Uzunluğu: Ortalama 35-40 dk

Merhabalar!
Ben yeniden iştah açıcı bir yazı ile karşınızdayımm. :)
Evde ufak tefek işler yaparken ya da yemek yerken izlemelik bir şeyler ararken karşıma çıkan Dersimiz Çikolata programı çok keyifliydi. Hem çikolata olan bir şeyin kötü olacağını düşünemeyiz değil mi ?:))
İzlerken keyif alınca sizlerle paylaşmasam olmaz dedim. Hem de BCP Eylül temamız yemek için farklı bir seçenekte olmuş olur diye düşündüm. Hadi başlayalım! ^^

Dersimiz Çikolata (School of Chocolate) Konusu

8 profesyonel şef, ünlü çikolata ve pasta şefi Amaury Guichon'dan çikolata üzerine eğitim alıyor. Her bölümde pastacılık ve çikolata heykelciliği dersi alan şefler aldıkları dersleri uygulamaya dökerken aynı zamanda da birinci olup büyük ödülü kazanmak için birbirleriyle de yarışıyor. 

Şef Amaury Guichon

Pasta ve çikolata şefi. Özellikle çikolatalar ile yaptığı tasarım ve heykellerle sosyal medyada da oldukça konuşuluyor. Ben de bu program sonrasında Instagram hesabını hayranlıkla takip ediyorum.


Eğitim alan ve büyük ödülü almak için yarışan 8 şefimiz; 

Juan, Daniel, Cedric, Melissa, Thiago, Stephanie, Tyricia, Amanda (isimler arkadan öne doğru sıralanmıştır)

Sınıfın en başarılı öğrencileri Juan ve Daniel ilk bölümden kendini belli ediyor. Yeteneklerinin farkında olan ikili oldukça da iddialıydı. Melissa da hem kendini göstermek için hem de ödülü kazanabilmek için çabaladı. Bazı yaptıkları izlerken sinir bozucu olsa da yarışma psikolijisi insana neler yaptırıyor görmüş oluyoruz. :)

Benim gözlemlerimle en çok gelişme gösterenler ise Tyricia, Cedric ve Amanda'ydı. Başlangıçta oldukça zorlansalarda son oyunlardaki performansları oldukça başarılıydı.

Favori şefim ise Thiago oldu. Karakter olarak çok tatlı birisi. En iyi işi çıkarmak için kendini zorlayarak yeteneklerini göstermekte başarılı olamadığı anlar olsa da ben onu destekledim. :)

Programda sadece eğitim ve yarışma değil yarışmacı şeflerin hayatlarına dair ufak tefek paylaşımlarına da yer verilmesi hoş bir detaydı. Karşılaştıkları zorluklar, verdikleri kayıplar, fedakarlıkları vs. programın duygusal yönüydü bence.

Ve şeflerin birbiriyle olan diyalogları da keyifliydi. Sanki bu programda tanışmamışlar da yıllardır birlikte çalışıyorlarmış hissi uyandıran uyuma sahiplerdi. 

Program boyunca o kadar harika pasta ve çikolata tasarımları yaptılar ki, "bu gerçekten çikolatan mı şimdi?" diye düşündüm sık sık. İnsan yemeğe kıyamaz bunları vs gibi birçok düşünce geçti aklımdan. Ve şefler gibi ben de birçok teknik öğrendim. Deneme imkanım olmadı elbette ama bu alanda çalışmak isteyenler veya hali hazırda çalışanlar için eğitici bir yanı da olduğunu düşünüyorum. 2. sezonu gelirse eğer kesinlikle izlemeye devam ederim. :)

Yarışma boyunca yapılan tasarımların her birini tek tek sizinle paylaşmak isterim aslında. Fakat hem programa haksızlık hem de izlemek isteyenler için can sıkıcı bir durum olabileceğini düşünerek kendimi tutuyorum ve sadece birkaç görsel ekleyeceğim. :))


Heykel görevinde yapılanlardan birkaç örnek


Thiago, şef Amaury'nin şaheserini incelerken :D












"Mantığın bittiği yerde duygular devreye girerdi. Ve kalbinle seçtiğini kaybetmenin yükü çok daha ağır olurdu."

~~~~

Eylül ayının son haftasının ilk gününden herkese merhabalar. Eylül ne de çabuk geçti değil mi? Umarım Ekim ayı hepimiz için güzelliklerle gelir. :)

Geçen ay okuyup yorumlamaya fırsat bulamadığım Gerçek Sensin kitabıyla geldim bugün.


GERÇEK SENSİN KONUSU

MİT Başkanı Sinan Öztürk'e araştırıp çözüme ulaştırması için sırlarla dolu, çok gizli bir dosya verilir. Dosyayı teslim aldığı gece saldırıya uğraması ve dosyanın çalınması bu işin engellerle dolu, zorlu bir iş olacağının ilk kanıtıdır. Başlangıçta alışılagelmiş kayıp arama dosyası gibi görünse de, sırlarla, yalanlar ve oyunlarla dolu ve aynı zamanda Sinan'ın sevdiklerine kadar uzanan, onların hayatlarını tehlikeye atabilecek bir boyuta ulaşır. 

Sinan'a yardımcı olması için önceden bu dosya üzerinde çalışmış, eski asker ve istihbarat üyesi Elif Güven gönderilir. Elif, bu projeye hayatını adayan ve aradıkları kişiyi bulmak için her şeyi yapmaya göze almış genç bir kadın. Bu uğurda hayranı olduğu Sinan Öztürk'ü kullanacak kadar gözünü karartmış. Fakat aklı ile kalbi arasında sıkışıp kalır. Bir seçim yapıp ya aşkı doya doya yaşayacak ya da amacı uğruna aşkını kalbine gömecek.

Otuz yıl öncesine ait masum bir aşk, tek bir yalanla büyüyerek herkesin geçmişini karanlıkla sarmıştı. Sırlar açığa çıkarken giderek daha da ağırlaşan geçmişin yükünü kaldırabilecekler miydi?(Tanıtım bülteninden alıntı)

~~~~

"Ayıldığını anlamamış gibi davranmaktan sıkıldım," diyen Sinan sözlerinin doğruluğunu kanıtlarcasına of çekti. "Üstelik sana söylemiştim' ile başlayan cümlelerim için sabırsızlanıyorum."
"Bu zevki sana tattırmayacağım."
"Bak şimdi, bunu nasıl yapacağını merak ettim." Tek seferde gözlerini açan Elif "Uyumaya devam edeceğim." deyip yeniden gözlerini kapadı.
"Haklısın, uyumak da gerçeklikten kaçış ve bayılmanın başka bir türü."
"Cehenneme git!"
"Sensiz hiçbir yere gitmiyorum."
"Tek ihtiyacım olan şey, bir bidon benzin. Bunu sağlar mısın?"
"Konuşmak için rüşvet mi talep ediyorsun?"
Bir kere daha gözlerini açan Elif, "Evet!" dedi. "Ateş başında sohbet etmeye bayılırım, sen köşede güzelce yanarken ben de küllerinin söndüğünden emin olana kadar konuşabilirim."

~~~~

Meral Kır, ilk kitabından beri takipte olduğum ve kitaplarını severek okuduğum bir yazar. İlk olarak Sancaktarlar serisi ile başlayan yolculuğumuz Öztürk kardeşlerin hikayelerini konu alan Miras serisi ile devam ediyor. Sana Aşk Getirdim kitabında Esmer Öztürk ile, Hedef Sensin kitabında Güçer Öztürk ile tanışmıştık. Gerçek Sensin'de de ağabeyleri Sinan Öztürk ile tanıştık. Kardeşleri ile arası açık olsa da onlara verdiği değeri bu kitapta fark ediyoruz.

MİT Başkanı olmanın getirisiyle oldukça otoriter ve özgüvenli bir karakter Sinan. Zekasıyla ve karizmasıyla bu özgüvenin boşuna olmadığını da farkına vardım. Yakaladığı ufak detaylar ile sırlarla dolu bu olayı güzel bir şekilde çözüme ulaştırdı.

Elif, mesleğini yansıtan derecede güçlü ve özgüvenli bir karakter fakat başlangıçta kendisine pek ısınamadım. Sinan gibi bende sakladığı sırlardan dolayı, işin aslını öğrenene kadar mesafeli durdum açıkçası. 

İki farklı dönemin eş zamanlı olarak anlatıldığı kitapları sevdiğimi sık sık söylüyorum sizlere. Gerçek Sensin kitabı da bu şekilde ilerliyordu. Bu detayı fark ettiğimde kitap benden +1 olarak beğeni puanı almış oldu. :) 

Bir bölümde Sinan ve Elif'in olaylı dosya üzerinde çalışmasını okurken diğer bölümde 30 yıl öncesine gidip Mina ve Joseph arasındaki masum aşka yalanlar karışmasıyla onlarca kişinin hayatını karartacak raddeye nasıl geldiğini okuyoruz. İki dönemde geçen olaylar nasıl ilerleyecek, birbiriyle olan bağlantıları ne şekilde olacak, 20 yıl önce yurt dışına evlatlık olarak gönderilen ve yeni ailesi ile güzel bir hayat sürerken bir anda ortadan kaybolan genç kadını bulabilecek mi gibi sorular eşliğinde, merakla ve heyecanla okuduğum bir kitaptı. Fakat polisiye kısmında biraz daha ters köşe beklerdim. Şaşırtan noktalar oldu ama çoğunlukla tahmin ettiğim şekilde ilerledi. Romantik kısımlar ise dozunda ve olması gerektiği gibiydi bence. Sinan gibi bir karaktere de böylesi yakışırdı. Mina ve Joseph'i de unutmamak gerek. Onların hikayesi çok daha etkileyici ve kalp kıran türdendi. Kitabın kilit noktalarından biri olduğu için detaylı bahsedemedim ama beni çok etkiledi gerçekten. 

Genel olarak severek okuduğum Gerçek Sensin kitabını bu türü sevenlere ve Meral Kır'ın kitaplarını okumak isteyenlere tavsiye ederim. 

Dipnot: Seriler birbirinin devamı niteliğinde olmadığı için sıralamasına uyarak okumanıza gerek yok. Sadece diğer karakterlerin yaşadıklarıyla ilgili ufak ipuçlarıyla karşılaşma ihtimaliniz olabilir. :)

~~~~

Elif'in heyecanını hisseden adam yüzünü ona çevirdiğinde bir kalp atışı kadar süre birbirlerine baktılar.
"Neden öyle bakıyorsun, âşık mı oldun?" diyen Sinan'ın sesi derindi.
"Ah evet çünkü sen olsan kendine âşık olurdun, değil mi?
"Çabuk öğreniyorsun!" Adama bakarken yakalanmayı sorun etmeyen Elif "İyi de, ya sen bana âşık olursan?" dedi.
"Evet, böyle bir şeyin gerçekleşme olasılığını hesapladım."
"Bir matematik problemine konu olmak her kadının hayalidir zaten, peki sonuç ne?"
"Yüzde on beş."
Elif "Yüzde bir olumsuz ihtimalle bile aşılar toplatılıyorken," dese de sonuç onu memnun etmemişti. "Yüzde on beşlik olasılık seni korkutmuyor mu?"
"Bu riske rağmen sana âşık olursam," diyen Sinan ne kadar ciddi olduğunu göstermek için Elif'e döndü.
"O aşk, peşinden koşmayı hak ediyor demektir. Ayrıca aşkın korkulacak bir şey olduğunu da sanmıyorum."

~~~~

KİTABIN KÜNYESİ
Adı: Gerçek Sensin
Yazar: Meral Kır
Seri : Miras Serisi - 2. Kitap
Yayınevi: Olimpos Yayınları
Sayfa Sayısı: 472
Baskı tarihi: 2021