Bella Black | Yazar Röportajı | Mor Düşler Kitaplığı

Herkese merhaba! :)

Ara verdiğim yazar röportajlarına kaldığım yerden devam ediyoruum. ^^

Aşkta Oyun Olmaz, Çöpçatan ve Kod Adı: G.E.C.E. kitaplarının yazarı ve benim de severek okuduğum bir kaleme sahip [aynı zamanda arkadaşım olan ♥] Bella Black'e röportaj yapmayı teklif ettim. Sağ olsun beni kırmadı ve sorularımı içtenlikle cevapladı. :)

Hadi gelin neler konuştuğumuza bakalım. :)

1) İlk olarak çok merak ettiğim bir soru ile başlamak istiyorum. Bella Black mahlasını kullanmanın nedenini çok merak ediyorum ve eminim birçok okurda benim gibi merak içerisindedir. 😊

Bu soruyu bekliyordum ama ilk olarak değil 😊 İlk kitap yayınlama kararı aldığımda yazdığım tür historical romance yani tarihi aşk romanıydı ve hem yabancı karakterlerle hem de 18.yüzyılda geçtiği için gerçek ismimin biraz sırıtacağını düşünmüştüm. Onun dışında insanların yerli yazarlara olabilecek ön yargılarının da biraz farkındayım. O yüzden yazdığım eserleri yazara karşı herhangi bir fikir ya da yargı oluşmadan okuyup, ona göre değerlendirsinler istedim. Açıkçası bir de özel hayatımla yazma kısmını biraz ayrı tutmaya çalışıyorum. Bella’yı seçme nedenim güzel bir isim olması… Hayır Twilight’ı hiç okumadım ve hiç fanı olmadım 😊 Black ise siyah en sevdiğim renk olduğundan. Birbirleriyle uyumlu olunca böyle bir mahlas çıktı… Gerçi son zamanlarda başka bir mahlas kullanmayı düşünmüyor değilim…

2) Bu düşüncen başarılı da olmuş. Kitabını okuyana dek ben de yabancı yazar sanmıştım seni 😊 Bize biraz kendinden bahseder misin? Yazarlık dışındaki hayatın nasıldır, neler yapmaktan hoşlanırsın?

Bahsederim tabii ama biraz sıkıcı bir insanım 😊 Fazlasıyla asosyal ve içe dönüğüm, gezmeyi aşırı sevmiyorum. Kalabalıkları da 😊 Genelde bolca kitap okurum, filmlere aşırı düşkünüm… Dizi izlemeyi de seviyorum. Bazen kendimi çizgi romanlara atıyorum. Bunun dışında yeni öğrenmeye çalıştığım diller, hobiler vs. var.

3) Sıkıcı olma kısmına katılmıyorum ama neyse.. Peki yazmaya nasıl başladın? Seni tetikleyen herhangi bir olay oldu mu? 😊

Aslında 6.sınıftan beri belirli aralıklarla yazıyordum ama hep deneme türündeydi. Öğretmenlerim bununla ilgili bir kariyer seçmemi söyleseler de hiçbir zaman ciddiye almamıştım. Ta ki bir gün bir roman okuyana kadar… Neden ya da nereden geldi bilmiyorum ama bir “Ben de yazabilirim,” deli cesareti geldi ve öyle başladım. Ama hiçbir fikrim yoktu, o yüzden bir sayfa falan yazdıktan sonra bıraktım ve bir yıl sonra tekrar başladım. O zamandan beri de yazıyorum. 😊

4) Epey uzun bir süreç olmuş gibi görünüyor. Yazdıklarını kitaplaştırmaya nasıl karar verdin ve bu aşamada neler yaşadın?

İlk yazmaya karar verdiğimde, kitap olmasını istediğimi biliyordum. Zaten direkt “kitap” yazmaya başlamıştım, öyle deneme olsun ya da köşede dursun diye değil… Aşama hiç kolay değil. Bu işler nasıl yürür diye araştırdıktan sonra birçok yayınevine dosyamı gönderdim ve ellerindeki iş yoğunluğundan bekleme süresi bazen çok uzun olabiliyor. O kadar süre bekledikten sonra da hep negatif cevapla karşılaşmak fazlasıyla yorucu açıkçası.

5) Neyse ki pes etmeyip yeniden denemişsin, yoksa kitaplarınla buluşamazdık. 😊 Çok merak ettiğim için her yazarımıza muhakkak sorduğum bir soru ile devam etmek istiyorum. İlk kitabının basım aşamasında ve basıldıktan sonra eline aldığın ilk anda neler hissettin?

Çok mutluydum çünkü o sürede, Aşkta Oyun Olmaz iki yıldır köşede, yazılmış, bitmiş halde bekliyordu. Yazdığım ilk kitap oydu ve sonunda gerçekten kitap olduğuna inanamamıştım. Kapağı gördüğümde ya da ellerime aldığımda çok şaşırdığımı hatırlıyorum😊 Başka insanların elinde görene ya da yorumlarını alana kadar pek gerçekçi gelmiyor.

6) Tarihi aşk, günümüz romantik ve aksiyon gibi çeşitli türlerde kitaplar yazdın. Seni en çok zorlayan tür hangisi oldu?

Beni en çok zorlayan aksiyon türüydü çünkü o türde pek okuduğum söylenemez. Özellikle son birkaç yıldır modern ya da tarihi olsun, tamamen romantik romanlar okumaya yönelmiştim. Bu yüzden çok zorlandım çünkü kitapta ağır bir romantizm olsun istemiyordum ve romantizmi yazmak bana artık çok kolay geliyor. Romantizmde istediğin kadar detaya girerken, aksiyonda bazı şeyleri hızlıca açıklaman gerek ki insanlar okurken yaşayabilsin ve metin aksın. Bu yüzden kısa, net ama yeterince okurun gözünde detayları boyayabilecek bir anlatıma ihtiyaç var. O kısmı biraz beni zorladı. Aynı zamanda çok yazılmış, yapılmış, basit ya da mantık hatalarıyla dolu olmasından korkuyordum. Çünkü çoğu aksiyon filmi ya da kitabı belirli hatlarda yürüyor. O yüzden görevin mantıklı olması benim için çok önemliydi. Tabii sonra bir de o görev için araştırma başladı.😊

7) Yazdığın türlerin çeşitliliğinden bahsetmişken peki ya asla yazamam dediğin bir tür var mı?

Korku ve genç yetişkin sanırım. Bu türlere yargılı olduğumdan ya da sevmediğimden değil ancak genç yetişkin için yaşlandığımı düşünüyorum.😊 Korku türünde ise gerçekten kaliteli, sürükleyici ve korkunç bir şeyler yazmanın zor olduğunu düşünüyorum. Üstelik bunun için bir isteğim de yok… Merak duymadığım bir şeyi de yazamam açıkçası 😊

8) Kitap yazma sürecin nasıldır? Nelerden ilham alırsın? Kurguyu ve karakterleri oluşturma sürecin nasıl oluyor?

Aklınıza gelebilecek hemen hemen her şeyden… Kitap, film, müzik, bir konuşma, insanlar, bir resim… Hatta bazen hiçbir şey olmasına gerek kalmıyor, bulaşık yıkarken falan geliyor bir şeyler 😊 Oturup kurgu şöyle olacak diye bir liste yapmıyorum çünkü olacak her şeyi bilirsem çok sıkılıyorum ve yazasım gelmiyor. Hafızam iyi olduğu için aklıma gelen karakter ve kurguları unutmuyorum. Sadece ana konuyu buluyorum ve genelde nasıl biteceğini biliyorum ama ortada koca bir boşluk oluyor ve öyle başlıyorum yazmaya.

9) Yazmak kadar okumayı da sevdiğini gözlemledim. Okumaktan en çok keyif aldığın tür hangisi?

Historical romance. Yani tarihi aşk. Aslında sevdiğim çok tür var ama nedendir bilmem, belki de tam gelişme çağındayken başladığım için bende ayrı bir yeri var. Okurken ayrı bir hisse kapılıyor, ayrı mutlu oluyorum ve o tanıdık his beni sarıyor. Keşke daha fazla olsa tabii, artık eskisi kadar revaçta değil ve bu beni çok üzüyor.

10) Ne yazsa okurum dediğin ya da kendine rol model seçtiğin bir yazar var mı?

Lisa Kleypas. İki sorunun da cevabı o. Hem yazdıklarında mükemmel bir büyü var, hem de yazar olarak kendime örnek alıyorum. Öncelikle romanlarını aşırı uzatmaması ve hikâyeyi, sırf uzatmak amacıyla, gereksiz şeylerle donatmamasını seviyorum çünkü öyle entrikalı şeylere hiç gelemiyorum. Karakterleri her daim farklı, ilginç ve o kadar sevilesi ki… Ancak en sevdiğim ve “keşke bende olsa,” dediğim özelliği, dili çok sade olmasına rağmen, çok basit bir cümleyi bir kelime oyunuyla çok can alıcı bir duruma getirebiliyor. Zekice yazılmış didişmeleri ve aşık olup durduğum karakterlerini baz alırsak, kesinlikle öyle yazmak isterim.

11) Okuduğun kitaplardan birindeki evrene girme şansın olsaydı, bu hangi kitap olurdu?

Bu sorulur mu ama 😊 Lisa Kleypas’ın “Benimle Kal” kitabı çünkü içinde bugüne dek en çok sevdiğim kitap karakteri Cam Rohan var. Ona sevgimi anlatmaya kalksam saatler süreceğinden bu kadar diyorum.😊 Hem Hathaway’lerle de tanışmış olurdum.

12) Henüz okumayanlar için kitaplarından kısaca bahsetmek ister misin?

Tabii.
Aşkta Oyun Olmaz tarihi aşk türünde ve yalana, oyuna hiçbir sabrı olmayan Rutland Dükü Aiden Barcley ile Royal Tiyatro’nun baş aktrisi Lavinia Ellis’in aşkını anlatıyor. Aiden’ın babasından kalan saati çalınınca, bir anlaşma yapıp, birlikte bir yolculuğa çıkıyorlar ve her şey öyle başlıyor…

Çöpçatan ise modern romantik. Natalie Knight hiçbir işe tutunamamış ve hayatı pek de iyi olmayan bir kadın, bir gün çöpçatanlığa başlama kararı alıyor. Şans eseri tanıştığı Cam Black ile anlaşınca da, ikilinin komik anları başlıyor. Tabii Cam’e evlenmesi için bir eş ararken, aralarında bir takım duygular filizleniyor ve işleri daha zor hale getiriyor.

Kod Adı G.E.C.E. ise aksiyon türünde. Dünya büyük bir tehdit altına girince, Brandon Lane dört ajanı bir araya getiriyor çünkü işlerinde onlardan iyisi yok. Lavy bir dövüş ustası, Sloan eski bir hırsız, Hunter ölüm makinesi diye anılıyor ve Kate teknoloji dâhisi. Bu tehdidi durdurmaları için birlikte çalışmaları gerek ancak ajanların en son istediği şey bu. 😊 Yine de kendilerini birlikte bu macerada buluyorlar…

13) Son olarak okurlarına söylemek istediğin bir şey var mı?

Destekleriniz için teşekkür ederim. Böyle söyleyince çok basit duruyor ama bana gelen her mesaj, her yorum, yeni kitaplarla ya da karakterlerimle ilgili heyecanınızı belirten en ufak herhangi bir şey beni çok motive ediyor. Bazen tam, “Ben ne yapıyorum ya?” dediğim zamanlarda birisi kitabımı ne kadar sevdiğiyle ilgili bir mesaj atıyor ve biraz sapmış yönümü tekrar düzeltiyor. O yüzden hepinize teşekkür ederim. Umarım gelecekte de yazdıklarımı okumak istersiniz.